YEMİNLER
Yemin:
⇒Sözlükte “kuvvet, sağ taraf, sağ el, ant, kasem ve benzeri” mânalara gelen yemin terim olarak, “bir kimsenin bir işi yapıp yapmaması veya bir olayın doğru olup olmaması konusundaki söylediği sözünü Allah’ın adını veya sıfatını zikrederek kuvvetlendirmesi”ni ifade eder. Diğer bir tarifle bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iddiayı kuvvetlendirmek için ya Allah’a kasem edilerek veya talâk (boşanma) gibi birşey’e bağlayarak yapılan akid demektir.
Meselâ: “Vallahi filân işi yaptım veya yapmadım” şeklinde yapılan yemin, Allah’a kasem suretiyle yemindir.
⇒“Şu işi yaparsam karım boş olsun” deme ise, boşamaya bağlı yemin çeşididir. Yemin edene hâlif denir. Yeminini tutmaya berr, yeminini tutan kimseyede bârr adı verilir. Yemini bozmaya veya yalan yere yemin etmeye ise hins; böyle olan kimseye de hânis denilir.
⇒Allah’a kasem şeklinde yapılan yeminin çeşitleri üçe ayrılır:
1 – Yemin-i lâğv,
2 – Yemin-i gamus,
3 – Yemin-i mün’akide.
Yemin-i Lâğv:
⇒Yanlışlıkla doğru olduğu sanılarak yapılan yemindir, bir şey gerekmez. ?Yani; yanlışlıkla veya doğru zannıyla yalan yere yapılan yemindir. Bir kimsenin borcunu ödemediği halde ödediğini zannederek “vallahi ödedim” diye yemin etmesi gibi. Bu nevi yeminden dolayı yemin sebebine keffâret gerekmez. Allah’ın afvı ve bağışlaması umulur. Ağızdan yemin kastedilmeksizin yanlışlıkla irade dışı çıkan vallahi sözü de bu yemin kısmına girer.
Yemin-i Gamus:
⇒Geçmiş zamanda yapılmış veya yapılmamış bir iş hakkında bile bile kasten ve yalan yere yapılan yemindir. Kefaret kurtarmaz, bol bol istiğfar etmelidir. Şafi’ye göre bu yemin çeşidine de kefaret gerekir.
⇒Yani; bile bile yalan yere yapılan yemindir. Borcunu ödemediğini bilen kimsenin, bile bile, ödedim diye yemin etmesi gibi… Bu gibi yalan yeminler çok büyük günahtır. Böyle yalan yere yapılan yeminlerin, yurtları viran ve yalancıları da mahv u perişan edeceği rivayetlerde vardır. Bunun bağışlanması için keffâret yoktur. Çünkü ortada kasdî bir durum vardır. Ancak tevbe istiğfar etmek, hakkı zâyi olan varsa ondan da helâllık almak gerekir.
Yemin-i Mün’akide:
⇒Mümkün ve geleceğe ait yapılan yemindir. Keffaret bu yemine gerekir. Yemin kefareti ile ilgili ayet Maide 89. Ayettir. ?Yani: Mümkün olan ve geleceğe âit bulunan bir şey hususunda yapılan yemindir. “Vallahi yarın borcumu ödeyeceğim” demek gibi… Böyle bir yemine riayet vâcibdir. Ancak riayet edildiğinde umumun zararı söz konusu ise, o takdirde yemine riayet edilmez, bozulur, sonradan keffâreti verilir ve ayrıca Allah’tan da af dilenir.
⇒Meselâ: Bir kimse borcunu vermemeğe yemin etse, bu yemine riayet etmek değil, etmemek vâcibdir. Bu sebeble yemin bozulur. Keffâreti verilir.
Mün’akid Yemin Kefâreti:
⇒Köle azad etme, 10 fakiri yedirme ya da giydirmektir. Bu üçünden birine gücü yetmeyen 3 gün oruç tutar.
Birden fazla yemin edilip bozulunca her yemin için ayrı bir keffâret gerekir mi?
⇒Evet, yeminin sayısı artarsa, keffâretin sayısı da ona orantılı olarak artar. Yeminleri ayrı yerde söylemiş olmak bile, bu hükmü değiştirmez. Fakat İmam-ı Muhammed’e göre, yemin keffaretleri çoğalınca bir tek keffaretle hepsinden kurtulunmuş olur. Fakihlerin çoğu bu görüşü tercih ederler.