TEMİZLİK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
&Abdest: Sözlük manası ‘’temizlik ve paklık’’ manasına gelen bir kavramdır.
&Bedel, Halef: ‘’Mest ve sargı üzerine mesh’in yıkama yerine geçmesi’’ anlamına gelir.
&Büyük hades: Gusülle giderilebilen “cünüplük/cenâbet, hayız ve nifas” gibi hükmî kirliliklerdir.
&Küçük hades: “Abdestle giderilebilen hükmî kirlilik“demektir.
&Büyük hükmî temizlik: “Gusül“ anlamına gelir.
&Küçük hükmî temizlik: “Abdest“ anlamına gelir.
&Delk: Bütün uzuvları üçer defa yıkamak ve su ile iyice ovmak fiiline denir. Ovmak, ovuşturmak, çitilemek anlamlarına gelen delk kelimesi, abdest ve gusül ile necasetin temizlenmesinde bir kavram olarak fıkıh kitaplarında kullanılmaktadır.
&Durgun Su: Akıcı olmayan durup bekleyen suya denir.
&Hayız: ”Adet, aybaşı, kanaması” demektir.
&Havzı Kebir: Alanı 100 arşın: 68 m2 olan kuyu ve havuz suları havzı kebir denir. Necaset pisletemez böyle bir su kaynağını.
&Havzı Sağir: Alanı 100 arşın: 68 m2 küçük olan kuyu ve havuz sularına havzı Sağir denir. Necaset düştüğü zaman usulüne göre temizlenmesi lazımdır.
&Hades: Bazı ibadetlerin yapılmasına engel hükmi pisliklerdir. Abdest, gusül veya teyemmümle giderilen hakiki kirlilik halini ifade eden bir kavramdır
&Hadesten Tahâret: Dinî temizlik veya mânevî temizlik olarak bilinir. Abdestsizlik durumunun kaldırılması Hadesten tahâret olarak adlandırılmıştır.
&Hades-i Ekber: Guslü gerektiren hallerdir, büyük kirliliktir.
&Hades-i Asgar: Abdest almayı gerektiren hallerdir, küçük kirliliktir.
&İgtisal: Gusül abdesti almak demektir.
&İstibra: Küçük abdest bozduktan sonra idrar yolunda kalabilecek idrar damla ve sızıntılarının tamamen kesilmesi için bir süre bekleme, bundan sonra vücuttaki idrar sızıntılarını temizleme işlemine fıkıh dilinde istibra denir. Küçük abdest ile abdest arasındaki beklemeye denir.
&İstinca: Büyük abdest bozulduktan sonra dışkıyı temizleme işlemine fıkıh dilinde istinca denir.
&İstinaf: Namazda abdesti kasten kendi isteği ile bozulmuşsa namaza yeniden baslar. Buna istinaf denir.
&İstinkâ: İstincâdan sonra, hiçbir pislik kalmadığına kalbde kuvvetli bir kanâat hâsıl olması.
&İstinşâk: Fıkıhta istinşak, abdest ve gusülde burun temizliği yapmak demektir.
&İstihâze: Özür kanı. Rahim içi damarlardan hayız ve nifas hali dışında ve bir hastalık veya yapısal bozukluk sebebiyle gelen kana istihâze (özür kanı) denilir.
&Mazmaza: Fıkıhta mazmaza, abdest ve gusülde ağıza su alıp çalkalamayı ifade eder.
&Mesh: Bir şeyi elle sıvazlama anlamına gelir.
&Mutlak Su: Yağmur, kar, deniz, ırmak, kaynak ve kuyu sularıdır. Bu suyun üç özelliği ve iki tabiatı vardır. Özellikleri, rengi, kokusu ve tadıdır; iki tabiatı da inceliği ve akıcılığıdır. Yaratıldığı tabii halini koruyan, mahiyetini değiştirecek başka maddeler karışmamış sudur.
&Mukayyet Su: İçine temiz bir maddenin katılmasıyla incelik ve akıcılığını kaybeden mutlak sulara veya tabii bir oluşumla meydana gelip özel bir isimle anılan sulara denir.
&Muvâlât: Abdest işlemine ara verilmeden yapılması işlemine denir
&Necaset: “Maddî kirlilik“ demektir.
&Necaset-i Galiza: Ağır pisliklerdir. İdrar, kan, dışkı, irin, kusuntu, leşler, şarap gibi
&Necaset-i Hafife: Hafif pisliklerdir. Atın dışkı ve idrarı, ehli hayvanların dışkı ve idrarları vb. Hafif pislik. Sığır, koyun, geyik gibi dört ayaklı hayvanlarınki ve At, eşek ve katırın idrar ve dışkısı ile havada pislemeleri sakınılması zor olduğu için, atmaca, kartal, güvercin gibi kuşların dışkıları, hafif pislik grubundadır.
&Necaset-i Mer’iyye: Yoğunluğu olan veya kuruduktan sonra görülebilen herhangi pis bir maddedir. Akan kan gibi.
&Necaset-i Gayr-i Mer’iyye: Donup kalmayan veya bulaştığı yerde kuruduktan sonra görülmeyen herhangi pis bir meddedir. İdrar gibi.
&Necâsetten Tahâret: Maddî temizlik olarak bilinir. Görünür kir ve pisliklerin giderilmesi Necâsetten tahâret olarak adlandırılmıştır.
&Nezafet: Sadece hakiki ve maddi pisliklerden temizlenmeyi ifade etmektedir.
&Nifas: ”Loğusalık hali” demektir.
&Nüfesâ: ”Loğusa kadın” demektir.
&Şarab-ı Tahur: Temiz ve helâl olan Cennet şarabı, Cennete mahsus şurub anlamına gelir.
&Tathir Ayeti: ‘’Evlerinizde oturun; eski Cahiliyye’de olduğu gibi açılıp saçılmayın; namazı kılın; zekatı verin; Allah’a ve Peygamberine itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! (ehl-i beyt) Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister.’’
(Ahzab Sûresi: 33) Birçok tefsir ve hadis kitaplarında bu ayet-i kerimedeki “Ehl-i Beyt”ten maksadın, Peygamber’in Ehl-i Byeti ve onların da, “Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin(a.s)” olduğu açıklanmıştır.
&Taharet: Lûgat manası temizlik demektir. Din deyiminde taharet, pislik ve necasetten arınmış olmak veya abestsizlik denilen şerî bir engelin kalkması halidir. Hatta bu kelimenin kalbin gurur, kin ve kıskançlık gibi ahlaki ve manevi kirlerden temizlenmeyi de kapsar.
&Tahareti Suğra: Küçük temizlik demektir. Abdestsizlik halinden temizlenmektir.
&Tahareti Kübra: Büyük temizlik demektir. Cünüplük ten temizlenmektir.
&Tahur(Mutahhir): Hem temiz hemizletici şeye Tahur veya Mutahhir denir. Çok temiz anlamına gelir.
&Tahir: Temiz olan şeye Tahir denir.
&Tathir: Temizleme işine tathir denir.
&Teyemmüm: Bir işe yönelmek, bir şeyi kastetmek anlamına gelen kavramdır.
&Tertîb: Abdest alırken dört farzın âyette sayılan sıraya uygun yapılmasına denir.
&Meni: Şehvetle yerinden ayrılıp, şehvetli veya şehvetsiz olarak tenasül uzvundan dışarıya çıkan ve kendine mahsus kokusu olan beyaz renkli koyu bir sıvıdır.
&Mezi: Tenasül uzvunun intişarından sonra, şehvetsiz olarak gelen beyaz renkli ince sıvıya denir.
&Vedi: Küçük abdestten sonra gelen, kokusuz, beyazımsı bulanık yapışkan sıvıdır.