PEYGAMBERLER İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
&Âdem: İlk insan ve ilk peygamberin adıdır. Bütün insanların atası olduğu için “Ebû’l-beşer”(beşerin babası) diye de anılır.
&Ahmed: Peygamberimizin (a.s.) Kur’ân’da zikredilen isimleri “Ahmed” (Sâf, 61/6) diğeri de “Muhammed”dir (Fetih, 48/29; Muhammed, 47/2, 3/144). Her iki isim de “övülmüş” demektir. Peygamberimiz (a.s.); fiilleri, sözleri, ahlâkı ve davranışlarıyla övüldüğü için “Muhammed”, kendisinden önceki Peygamber ve insanlardan daha çok övüldüğü için “Ahmed” ismi ile nitelenmiştir.
&Ashabı Uhdut: İslam öncesi devirlerden birinde, bir gurup mü’mine imanlarından dönmeleri için işkence yapan, dinlerinden dönmediklerini görünce de onları bir hendeğe atarak yakan bu zalim yöneticilere verilen isimdir.
&Ashabu`l-Eyke: Kur’an’ı Kerim`de Hz. Şuayb`in peygamber olarak gönderildiği bildirilen ve Ashab-ı Medyen olarak anılan kavim
&Arz-ı Mukaddes: Kudsi, mübarek yer. Eski peygamberlerin çok eseri bulunan Kudüs, Filistin. (Arz-ı mukaddes: Temiz yer (arz-ı mutahher) ve mübarek yer demektir ki, Beyt-i Makdis’in bulunduğu yerdir.
&Bahîra: Süryâni rahiblerindendir. Zamanın ilim ve fenlerine vâkıf ve bilhassa hey’et ve nücumda ihtisas sahibiydi. Bu sebepten rahiblerin câhilleri kendisinden hoşlanmazlardı. Hazret-i İsâ’nın ulûhiyetini ve Hz. Meryem’in ümmullah olduğunu inkâr ve ilân ettiğinden, bulunduğu manastırın reisi tarafından kovulmuş ve Şam yolu üzerinde Busra civârında bir manastır edinmişti. Bahiranın ele aldığı “El-Enbâ” Kitabın başlıca bahisleri, yakında Arabistanda bir Nebi-i Zişân çıkacağı, tevhid itikadına dâvet edeceği ve putlara ibâdetten nehyedeceği mevzuu etrafında toplanıyordu.
&Beşâirü’n-Nübüvve: Kur’an’ın önceki peygamberlere indirilenlerle aynı temel gerçekleri dile getirdiği hatırlatılmakta, aynı zamanda önceki kitaplarda Muhammed aleyhisselâmın geleceğini haber veren işaretlere ilişkin bir imada bulunulmaktadır. Eski kutsal kitaplarda Hz. Muhammed’in peygamberliğini müjdeleyen bu bilgiler İslâm kaynaklarında “beşâirü’n-nübüvve” veya kısaca “beşâir” diye anılır.
&Bi’set: Gönderme, gönderilme demektir. Bir peygambere peygamber olduğunun bildirilmesi.
&Cevami’ül-Kelim: Hazret-i Peygamber Efendimiz yaratılışça pek fasih (açık ifadeli) idi. Yüksek maksatlarını açıkça ve parlak bir şekilde söylerdi. Huzurlarına gelen elçilerin konuşmalarına pek açık bir şekilde karşılık verirdi. O’nun mübarek sözleri arasında birçok manaları toplayan öyle yüksek parçalar vardır ki, onlara Cevami’ül-Kelim denir.
&Çıhar Yar-i Güzin: Ashab-ı Kiramın en büyüklerinden Hulefa-i Raşidin olan Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali Hazretlerine denir.
&Delailü’n-Nübüvve: Delâilü’n-Nübüvve, Peygamberlik müessesesini, özellikle Hz. Muhammed’in peygamberliğini (mucizelerini) ispatlamak amacıyla yazılan eserlerin ortak adı.
&Delailu`l Hayrat: Hz. Peygamber için kullanılan salavat-i şerifeleri toplayan kitapların adıdır.
&Delail: Peygamberimizin mucizelerini konu edinir.
&Dendan-i Seaadet: Hz. Peygamberimizin Uhud muharebesinde şehit olan, kırılan dişinin bir parçası. Dendan-i Seadet, Osmanlı padişahlarından Sultan Mehmet Reşat tarafindan yaptırılan kıymetli taşlarla süslü altın bir muhafaza Topkapı sarayında saklanmaktadır.
&Emanet: “Güvenilir olmak” demektir. Peygamberlerin hepsi emin ve güvenilir kişilerdir. Emanete asla hainlik etmezler.
&Emânât-ı Mukaddese: İslâm dîni ve târihi bakımından büyük önem taşıyan, Peygamber efendimize ve diğer din büyüklerine âit bâzı mübârek şahsî eşyâ ve hâtıralar. Mukaddes emânetler. Bunlar: Hırka-i Saâdet, Seyf-i Nebevî, Nâme-i Saâdet, Mühr-i Seâdet, Dendân-ı Seâdet, Lıhy e-i Seâdet, Nakş-ı Kadem-i şerîf, Sancak-ı şerîf, Teyemmüm taşı.
&Fetanet: Peygamberlerin akıllı, zeki ve uyanık olmaları” demektir. Peygamberler zeki ve akıllı olmasalardı hitap ettikleri kişileri ikna edemezler, toplumsal dönüşümü sağlayamazlardı.
&Hâtemü’l-Enbiyâ: ”Peygamberlerin sonuncusu” anlamında Rasûl-ü Ekrem Efendimizin vasıflarından biri.
&Hatem-i-Nübüvvet: Hz. Muhammed(sas)`in Peygamberliğine denir.
&Hâtemü’l-Mürselîn: “peygamberlerin sonu ve mührü” anlamına gelmektedir.
&Hâtem-ül Hâtem: Hz. Muhammed’-in(s.a.v) Tevrat’taki ismi.
&Havariyyun: Hz. İsa’nın (A.S.) yardımcı ve sahabeleri olan 12 kişinin hepsine birden verilen isim. Bunlar: İsa’nın (A.S.) Petrus adını verdiği Yunus’un oğlu Simun, kardeşi Andreas, Yakub, Zebedi’nin oğlu Yuhanna, Filipus ve Bartholomaeus, Matta ve Tomas, Alte’nin oğlu Küçük Yakub, Gayur Simdeu, Yakub’un oğlu Yahuda, hain Yahuda İskariyot’tur.
&Hilye-i Seaadet: Hz. Peygamber(sas) Efendimizin yüce sıfatlarını anlatan manzum veya nesir halindeki yazılara hilye-i seaadet veya hilye-i serif denir.
&Hırka-i Saadet: Peygamberimizin Topkapı Sarayında mukaddes emanetler dairesinde korunan hırka.
&Hikmet-i Baliğa: İsabetin en yüksek ve son sınırına varmış, olgunluğa, mükemmele ulaşmış hikmet.
&Huccet: Apaçık delil, belge, ayet, beyyine.
&Huccetu’l-Baliğa: Kur’an’da, peygamberin risaleti veya kitabın indirilmesi.
&İstidrac: Kâfir ve günahkâr kişilerden arzu ve isteklerine uygun olarak meydana gelen olağan üstü olaydır.
&İhanet: Kâfir ve günahkâr kişilerden, arzu ve isteklerine aykırı olarak meydana gelen olaydır. Meselâ, peygamberlik taslayan inkârcılardan Müseylime, tek gözü kör olan bir adama, iyi olsun diye dua etmiş, bunun üzerine adamın öbür gözü de kör olmuştur.
&İrhâs(İrhasat): Peygamber olacak şahsın, henüz peygamber olmadan önce görülen ve nübüvvetin temellerini kuvvetlendiren için gösterdiği olağan üstü durumlardır. Hz. Îsâ’nın beşikte iken konuşması, Peygamberimiz (s.a.v.)’i bir bulutun takip etmesi gibi.
&İsmet: ”Günah işlememek, günahtan korunmuş olmak” demektir. Peygamberler hayatlarının hiçbir döneminde şirk ve küfür sayılan bir günahı işlemedikleri gibi özellikle peygamberlikten sonra kasten günah işlememişlerdir.
&İlham: Kalpte beliren bilgi demektir. Korunmuş değildir, yanılma payı vardır ve bilinç dışı olarak Allah’ın sevgili kullarının kalbinde beliriverir.
&İfrit: Cinlerden olup Hz. Süleyman’ın (a.s) himayesinde olan yaratık
&Istafa: Allah’ın bazı insanları peygamber olarak seçp alemlere üstün kılmasına denir.
&Kâbe Kavseyn: Peygamber efendimizin Mîrac gecesinde bilmediğimiz bir şekilde Allahü teâlâya yakınlığından kinâye olan bir tâbir.
&Kubbe-i Harda: Peygamberimizin kabri şerifinin üzerini örten kubbeye verilen isimdir.
&Kütüb-i Münzele: Allah katından indirilmiş İlâhî kitaplar anlamında kullanılan bir kavramdır.
&Kütüb-ü Ehadis: İlahi kitaplar: Tevrat, zebur, inci, Kur`an-ı Kerim.
&Keramet: Peygamberine gönülden bağlı olan ve ona titizlikle uyan velî kulların gösterdikleri olağan üstü hallerdir.
&Lihye-i Şerif: Peygamberimiz’in mübarek sakalı için kullanılan bir terim. Hz. Peygamber(s.a.v)`e ait sakal, sakalı şerif.
&Livaü`l Hamd: İnsanların kıyamet günü altında toplayacakları Hz. Peygamber`e ait sancağının adı
&Meûnet: Yüce Allah’ın velî olmayan bir müslüman kulunu, darda kaldığı veya sıkıntıya düştüğü zaman, olağan üstü bir şekilde bu darlık ve sıkıntıdan kurtarmasıdır.
&Merkad-i Şerif: Mezarı demektir
&Mühr-i Nübüvvet: Peygamberlik mührü; Peygamber efendimizin mübârek sırtı ortasında, sol küreğine yakın kalbi hizâsında bulunan nübüvvet mührü.
&Mucize: Yüce Allah’ın, peygamberlik iddiasında bulunan peygamberini doğrulamak ve desteklemek için yarattığı, insanların benzerini getirmekten âciz kaldığı olağanüstü olaylara denir.
&Miraciye: Peygamberimizin Miraç mucizesini anlatan manzumelere miraciye denir.
&Nâkibu’l-Eşraf: Peygamber(s.a.v) soyundan gelen kimse (şerif)lerin soy-kütük-lerinin bozulmamasını teminle görevli kişi; bu soydan gelen kimselerin işlerine bakmak için devletçe görevlendirilen zat.
&Nebi: Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara haber veren, fakat yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla gönderilmeyip, önceki bir peygamberin kitap ve şeriatını ümmetine bildirmeye görevli olan peygamberdir.
&Nübüvet: Bir insanın Cenab-ı Hak tarafından insanlara gönderilmiş olmasıdır
&Peygamber: “Haber taşıyan ve elçi” ve “Allah’ın kulları arasından seçtiği ve vahiyle şereflendirerek emir ve yasaklarını insanlara ulaştırmak üzere görevlendirdiği elçi”ye denir.
&Rasulüs-Sakaleyn: Peygamberimize Rasulüs-Sakaleyn denmesinin sebebi; Insanlara ve cinlere peygamber olarak gönderildigi icin.
&Resul(Mürsel): Kendisine yeni bir kitap ve yeni bir şeriat verilerek insanları hak yola çağırmak için gönderilen peygamberlere denir.
&Risalet: Nebi, aynı zamanda müstakil bir misyon, şeriat ve tebliğ ile görevlendirilmişse buna risalet adı verilir. Peygamberlik mertebesinin en büyüğüne ve en yücesine denir. Çünkü yaygın olan görüşe göre “her Resul Nebidir, fakat her Nebi Resul değildir.” Peygamberlik ve elçilik demektir.
&Sıdk: “Doğru olmak” demektir. Her peygamber doğru sözlü ve dürüst bir insandır. Onlar asla yalan söylemezler.
&Salvele: Allahümme salli alâ Muhammed ve benzeri salât u selâm denilen ve Peygamber efendimize okunan hayır duâ.
&Şakku’l-Kamer: Müşriklerin, Hz. Peygamberden mucize istemeleri üzerine, Efendimiz tarafından ay ikiye bölünmüştür. Müslümanlardan ve müşriklerden kalabalık bir grup da bu olaya şahit olmuştur. Bu olaya Şakku’l-Kamer denir.
&Şakk-ı Sadr: Peygamber efendimiz Muhammed(a.s.) mübârek göğsünün yarılması hâdisesi.
&Şecere-i Pâk-i Muhammedî: Muhammed aleyhisselâmın mübârek, temiz soy kütüğü, soy ağacı.
&Şemail-i Şerif: Hz. Peygamberin, bedeni ve ahlaki vasıflarını ve beşeri münasebetlerindeki, günlük yaşayışındaki tutum ve davranışları için kullanılan bir tabirdir.
&Tasliye: Asıl itibariyle salat (dua) ve selam okumak anlamını veren “salla” dört harfli mezid fiilinin mastarı olup Hz. Peygamber üzerine salavat getirmek demektir.
&Tebliğ: “Peygamberlerin Allah’tan aldıkları buyrukları ve yasakları ümmetlerine eksiksiz iletmeleri” demektir.
&Ümmet: Aynı peygamberin yolunda yürüyen insanlara denir.
&Üsve-i hasene: Örnek yaşam biçimi, güzel örnek demektir. Yaşamıyla en güzel örnek (üsve-i hasene) olan insan Hz. Muhammed(s.a.v.)’dir.
&Vahiy: ‘’Gizli konuşma, gönderme, emir, işaret “anlamına gelir. Allah’la elçisi arasında bir çeşit gizli ve süratli haberleşme, Allah’ın elçisinin kalbine indirdiği şey demektir. Allah tarafından korunur ve gözetim altında peygambere ulaşır. Peygamberin bilinci yerindedir.
&Vahy-i Metlüv: ’’Okunarak kelimeler halinde indirilen’’ anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim için kullanılır.
&Vahy-i Hafi: Gizli vahiy demektir. Allah, dilediklerini, dilediği kulunun kalbine doğrudan yerleştirir. Buna vahy-i hafî denir.
&Yed-i Beydâ: Parlak el anlamına gelir. Mûsâ aleyhisselâmın mûcize olarak gösterdiği ve koynundan çıkardığında gözleri kamaştıran ve güneş ziyâsı saçan eli.
&Zelle: İnsan olmaları sebebiyle günah derecesinde olmayan birtakım ufak tefek hataları bulunabilir. Ancak onların bu hatası yüce Allah’ın kendilerini uyarmasıyla derhal düzeltilir. Peygamberlerin bu tip küçük hatalarına zelle denir.
&Zükuret: Peygamberlik görevi ağır bir görev olduğu için Allah, Peygamberleri erkeklerden seçmesine denir.