KUR’AN VE TEFSİT BİLGİSİ
ØVahyin Başlaması; Hz. Muhammed’e(sav) ilk vahiy Mekke’de ki Hira Mağarasında gelmiştir. İlk vahiy “İkra” ayetleridir. Vahyi getiren melek ise Cebrail(as)’dir. Hz. Aişe validemizin belirttiğine göre Peygamber Efendimiz altı ay sadık rüyalarla nübüvvete hazırlanmış daha sonra kendisine yalnızlık sevdirilmiş ve Hira Mağarasına çekilmiştir. Genel görüşe göre orada Hz. İbrahim(as) ‘ın şeriatı üzere ibadet etmiştir.
Øİlk vahy ile muhatap olan Allah Rasülü hemen titreyerek eve dönmüş ve Hz. Hatice validemize “Beni örtünüz.” demiştir. O’da O’nu teselli ederek Haniflerden olan amcaoğlu Varaka b. Nevfel ile görüşmesini sağlamıştır. Varaka O’na kendisine gelenin Hz. Musa’ya gelen Namus-u Ekber olduğunu ve ileride kavminin kendisine hicrete zorlayacağına haber vermiştir. Vahiy işaret etmek yazı yazmak, ilham etmek gibi manalara gelir. Vahiy meleği Cebrail (as)’dır. Hıristiyanlıkta vahiy yoktur. Yahudiler ise Cebrail (as)’a düşmandırlar.
ØAyet: Sözlükte “açık alâmet, işâret, emâre, iz ve nişâne” demektir. Çoğulu ây ve âyât’tır. Allah’ın varlığına delâlet eden şeylere ve peygamberlerin hak olduğunu ispat eden mucizelere de âyet denir. Kur’an’ın en küçük birimidir. İki ayeti birbirinden ayıran durakların tesbitindeki değişik yaklaşımlardan dolayı Kur’an ayetlerinin sayısı hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür (6204, 6214, 6219 gibi). Elimizde mevcud olan Kur’an-ı Kerim mushafları 6236 ayetten oluşmaktadır.
ØSure: Sûre” adı verilen bazı ana bölümden oluşur. Kur’an 114 sûreden müteşekkildir. Lügatte “yüksek rütbe, şeref, yüksek olarak yapılmış binâ” demektir. Kur’an’ın, en az üç ayetten oluşan, farklı uzunluklara sahip her bir özel bölümüne verilen addır. Mushaf sıralamasına göre ilk sure Fatiha, son sure de Nas’tır. En uzun sure 286 ayetli Bakara suresi, en kısası ise 3 ayetli Kevser suresidir.
ØCüz: 600 sayfalık Kur’an mushafının 20 sayfalık her bir bölümüne verilen addır. Kur’an 30 cüze bölünmüştür. Kur’an’ın bölünmüş olduğu 30 parçadan (fasikül) her birine cüz denir. Cüz bir İslam terimidir.
ØAşr veya rükü: Her bir durenin içinde bir pasaj tarzında konu bütünlüğüne sahip olan ve ayet sonundaki duraklarda “ayn” harfiyle gösterilen kısa bölümlerin adıdır.
ØHz. Muhammed’e(sav) ilk vahiy Mekke’de ki Hira Mağarasında gelmiştir. İlk vahiy “İkra” ayetleridir. Hz. Peygamberin(sav) vahiy alış şekilleri yani vahyin mertebeleri 6 şekilde olmuştur:
–Altı ay süren sadık rüyalar şeklinde gerçekleşmiştir.
–Uyanıkken melek görünmeksizin vahyi Peygamberin kalbine ilka buyurması ile gerçekleşir.
–Melek insan suretinde temessül etmesi ile gerçekleşir.
–Melek çan sesine benzer bir surette hitap ederdi ki en zor olanı buydu.
–Cebrail asli suretinde görülmüştür.
–Miraçta olduğu, gibi Allah’tan vahiy vasıtasız olarak almıştır.
ØVahiy Peygamber Efendimize kırk yaşında Ramazan ayında bir pazartesi günü gelmiştir. 24, 27. veya 17. günü olduğu konusunda ihtilaf vardır. İlk vahiyden sonra bazılarına göre üç yıl bazılarına göre 2.5 yıl, diğer bir görüşe göre ise 40 gün vahiy kesilmiştir. Daha sonra Müddessir Süresinin ilk ayetlerinin nazil olmasıyla bu dönem bitmiştir.
ØKur’an’ı Kerim 23 yılda tedrici olarak nazil olmuştur. Bunun 12 yıl 5 ay 13 günü Mekke’de 9 yıl 9 ay 9 günü ise Medine’de gerçekleşmiştir. Mekke’de inen sürelere Mekki, Medine’de inen sürelere ise Medeni süreler denir.
Øİslam’a Davet Başlayınca Kur’an-ı Kerim’in Tefsiri Karşısında Müşrikler; İslam’ın yükselişine engel olmak isteyen müşrikler ilk önce Hz. Peygamber (sav) Mekke’ye gelen heyetlerle temastan alıkoymak istemişlerdir. Daha sonra Nadr b. Haris gibi hikayeciler salarak halkı oyalamak yoluna gitmişler ve “Ruh nedir?” gibi Yahudi destekli sorular sormuşlardır. Fakat bunların Kur’an karşısında faydalı olmadığını görünce halkı onu dinlemekten men etmişlerdir. Fakat halktan çok kendileri gizlice dinlemişlerdir. Kur’an’ı Kerim’in eşsiz belagati karşısında Hz. Ömer ve Hz. Hamza gibi insanların Müslüman olması ve Müslümanlara yapılan zulümlerin tesirsiz kalması sonucu M. 617-619 tarihleri arasında Peygamber sülalesine boykot uygulamışlardır.
ØBu boykotta onlarla alış verişi, kız alıp vermeyi ve diyaloğu yasaklamışlardır. Müslümanlar bu boykotta ağaç kabuğu yiyecek kadar zorluk çekmişlerdir. Bu boykottan birkaç yıl sonra Hz. Hatice ve Ebu Talip vefat etmiştir. Bu yıla Hüzün Yılı denilmiştir. Hüzün yılından sonra sıkıntılar artınca kurtuluş çaresi olabilir mi diye Taif’e gidilmiş, oradan da bir sonuç alınamamıştır. Ta ki Mekke’ye hac için gelmiş olan altı Yesrib’li insanla karşılaşıncaya kadar. Bunlar Müslüman olmuşlar ve Yesrib’e dönmüşlerdir. Ertesi yıl 12 kişi, daha sonraki yıl ise 72 kişi olarak Akabe’ye gelmişlerdir. Hz. Peygamber’in içinde bulunduğu sıkıntı ve meşakkatten dolayı O’nu Yesrib’e davet etmişlerdir. Peygamber Efendimiz onlardan kendisi ve Müslümanlar hakkında koruyacaklarına dair biat aldıktan sonra bütün Müslümanlar Allah’ü Teâla’nın izni ile Medine’ye hicret etmişlerdir. Bu biat hadisesine Akabe biatları denir.
ØMekke Ve Medine Devrinde Kur’an’ın Nazil Olması; Kur’an’ı Kerim 23 yılda tedrici olarak nazil olmuştur. Bunun 12 yıl 5 ay 13 günü Mekke’de 9 yıl 9 ay 9 günü ise Medine’de gerçekleşmiştir. Mekke’de inen sürelere Mekki, Medine’de inen sürelere ise Medeni süreler denir. İlk nazil olan ayet “İkra” ayeti ilk nazil olan süre “Müddesir” veya “Fatiha” süresi; son nazil olan süre ise “Nasr” süresidir. Kur’an’ı Kerim ilk olarak Levh-i Mahfuzdan dünya semasına inmiş, oradan da daha çok bir sual veya bir hadise sebebiyle tedrici olarak nazil olmuştur.
ØMukataat-ı Süver: 29 sürenin basında geçen 14 harftir. İkisi Medeni 14′ü ise Mekki sürelerde geçer. Müteşabih olan bu harflerin dikkat çekmek, remiz, şifre, süre isimleri ve Hz. Peygamber (sav) ile Alahü Teâla arasında bir sır olduğunu İslam âlimleri belirtmişlerdir.
ØHz. Peygamber’in En Büyük Mucizesi: Kur’an’ı Kerim en büyük mucizedir. Kur’an’ı Kerim 42 vahiy kâtibi tarafından yazılmıştır. En meşhurları Mekke’de Abdullah b. Sa’d Medine’de ise Übey ibni Kab’dır. KUR’AN ayetleri kâğıt, bez, deri parçaları, taş, tuğla, kürek kemikleri üzerine yazılmıştır. Kur’an’ı Kerim’in El-kitap, Zikir, Furkan, Hüda gibi isimleri vardır.
ØKur’an’ı Kerim’in Mushaf Halinde Cem’i: Sahabenin elinde dağınık halde bulunan Kur’an ayetleri Hz. Ömer’in ısrarı Hz. Ebu Bekir’in emriyle Zeyd ibni Sabit tarafından toplanmıştır. Kur’an’ı Kerim Allah Rasülü zamanında yazılmış, ezberlenmiş ve tilaveten cem olunmuştur. Ayetler toplanırken yazılı belge ve iki şahit istenmiş, hafızlardan dinlenmiştir. Hz. Osman (ra) zamanında Azerbaycan ve Ermenistan fethi sırasında Irak’lı Müslümanlarla Şam’lı Müslümanlar kıraat farklılığı sebebiyle ihtilaf edince Huzeyfe b. Yaman imam olacak bir Kur’an’ı Kerim’in yazılmasını talep etmiştir. Bu konuda yine Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Zübeyr, Sait b. As, Abdullah b. Haris’in de içinde bulunduğu 12 kişilik bir heyet Hz. Osman tarafından görevlendirilmiştir. İstinsah yapılırken Kureyş lügatı esas alınmış ve çoğaltılan Mushaflar Basra, Küfe, Şam, Mekke, Yemen’e gönderilmiştir.
ØSure ve Ayetlerin Tertibi: Süre ve ayetler tevkifidir. Yani vahye Müsteniddir Hz. Peygamber zamanında vahiy geldikçe ayetler” Bu sürenin şurasına koyun!” diye vahiy kâtiplerine bildirilmek suretiyle tertip edilmiştir. Sürelerin isimleri de İhlas, Fatiha diye O’nun zamanında konulmuştur. Ayet: Alamet, nişan, ibret manasına gelir. Mekki, Medeni: Muhkem, mütaşabih diye sınıflandırılır. Süre: Yüksek makam, derece, şeref, alamet manasına gelir. 114 süre 30 cüz vardır. Bakara, en uzun; Kevser ise en kısa süredir. Tuval, miun, mesani ve mufassal olarak 4′e ayrılır.
ØMushaf Yazısı Ve Bu Yazının Gelişmesi: İlk yazıldığında nokta’sız ve harekesiz olan KUR’AN ayetleri Arap olmayan insanların Müslüman olmasıyla yanlış okununca Muaviye zamanında Ebul Esved Eddüeli’ye emredilir. O da üstüne içine ve yanına ve altına nokta koyar. Daha sonra daire konmuş, harekeler renkli yapılmıştır. Haccac-ı Zalim zamanında birbirine benzeyen harfler noktalanmış ve Halil b. Ahmet (M. 718-786) tarafından bugünkü harekeler konulmuştur.
ØKıraat İlmi Ve Kurra: Kıraat; okumak demektir. Kurra; Kur’an’ı Kerim’i ezberleyen ve başkasına öğretendir. Hz. Osman (ra), Hz. Ali (ra), Ubey b. Ka’b (ra) sahabeden olan kurralardandır. Mütevatir olan 7 kıraat vardır. Bunlar İbni Kesir, Nafi, İbni Amir, Ebu Amr, Hamza, Kisai ve Asım kıraatleridir.
ØYedi Harf Üzere Nüzül: Mütevatir biz hadiste Peygamber Efendimiz “Kur’an’ı kerim yedi harf üzerine nazil olmuştur.” buyurur. İslam âlimleri Harfin manası konusunda iftilaf etmişlerdir. Fakat lügat manası benimsenmiştir. Kıraat farklılığı kabilelere aynı manaya gelmek şartıyla kendi lehçelerine göre okumalarına izin verilmiştir. Bunda da esas olan kolaylıktır. Kur’an’ı kerim’de Farsça, Türkçe, Yunanca, Habeşçe, Süryanice gibi dillere mensup kelimelerde mevcuttur.
ØKur’an İnkârcılara Meydan Okuyor: Meydan okuma ilk önce bir KUR’AN daha sonra insanlardan ve cinlerden yardım istemeleri daha sonra on süre, daha sonra ise bir süre getirmeleri şeklinde gerçekleşiyor. Fakat müşrikler aciz kalıyor. Peygamber (sav) ‘in nübüvvetinin sonlarına doğru Müseyleme, Seca, Tüleyha ve Esved-ül Ansi gibi yalancı peygamberlerde zuhur etmiştir.
ØKur’an’ın İcazı: Kur’an belagat ve fesahat, nazm-ı acip ve üslubu garip, gaybten haberler, geçmiş asırları beyan noktasında mucizevidir. Kur’an’ Kerim’de nasih ve mensuh ayetler vardır. Bazı ayetler hem tilaveten hem de hükmen nesholunmuştur. Bazı ayetler ise sadece hükmen nesholunmuştur. Surelerin başındaki besmele konusunda Hanefiler ” Müstakil bir ayettir. Sürenin cüz’ü değildir. Ayırmak için teberrüken yazılmıştır. Hanbeliler “Fatiha’nın başından bir ayettir.” derler. Mezhepler arasında Kur’an’ın anlaşılması için tercüme yapılması konusunda ittifak vardır. Tercümeler bazen kelime kelime, bazen de cümle olarak yapılmıştır.
ØTefsir: Kur’an ilmi tefsir ve kıraat olarak ikiye ayrılır. Tefsir, müfredat ve el fazı şerh ve izaha denir; mana ve cümlelere Müteallik olanlara da te’vil denir.
ØRivayet ve nakillere dayanarak yapılan tefsirlere rivayet, rivayet tefsirine dayanarak ulemanın ayetleri tefsir etmesine ise dirayet tefsiri denir. Kur’an’dan hüküm çıkartmak için dirayet tesirine ihtiyaç vardır. Sebeb-i nüzül’e bakıyor, nasih ve mensuhu dikkate alıyordu. İbni Cerir Taberi’nin tefsiri rivayet tefsiridir. Fahrettin Razi’nin Tefsir-i Kebir’i ise Dirayet tefsiridir. Sahabeden Raşit halifeler İbni Mes’ut, İbni Abbas; Tabiinden Mücahit, İkrime, Hasan Basri; Tebei Tabiinden ise Süfyan b. Uyeyne meşhur tefsircilerdir.
ØKur’an-ı Kerim Tefsirlerine Tevrat ve İncil’e ait bilgiler manasına gelen İsrailiyyat karışmıştır. İsrailiyyat’ın tefsirlere karıştırılması değişik sebeblerle olmuştur. Batıniler gibi İslam düşmanları tarafından, halkın hoşuna gitmek için bazı hikayeciler tarafından, Şia, Hariciler gibi batıl siyasi fırkalar tarafından israiliyyat tefsirlere sokulmuştur. Bu konuda saha bininde Kur’an’da geçen Tevrat ve İncil’e ait meseleleri öğrenmek için Ehl-i Kitab’a müracaat etmeleri de etkili olmuştur.
ØKur’an Dinin Esasıdır: İslami ilimler Kur’an’ı Kerim’e dayanır. Kur’an’ı Kerim’de ilahiyat, nübüvvet, semiyyet, ibadet, adalet ve kıssalar vardır. Kur’an’ı Kerim’deki emir ve nehiyler Makasıd-ı Hamse içindir. İslam’da Müsavaat, uhuvvet, hürriyet ve adavet vardır. Dil, din, renk ayrımı olmayıp insan haklarını en güzel bir şekilde dile getirir.
Øİslam’da Din Ve İlim Nizaı Yoktur: Kur’an ayetleri müminleri ilme teşvik eder. Kainattaki kanunlardan ziyade eşyanın perde arkasına dikkatleri çekip tabii ilimlere zımnen temas eder. KUR’AN ilimler konusunda illiyet prensibinin değil imkân ve ihtimaller üzerinde durur, atom üzerindeki çalışmalarda bunu kuvvetlendirici mahiyettedir. Kur’an’ı Kerim’de dünyanın yaratılışı, rüzgarla vs. aşılamanın yapılması gibi bugün tespit edilen ilmi gelişmelere delalet eden ayetler vardır.
ØKur’an’ı Kerim Mahlûk mu?;Mutezile mezhebi taaddüdü kudemaya sebep olur ve bu sebeple bir çok insanın şirke girebileceği endişesinden dolayı Kur’an’ı Kerim’in mahluk olduğu görüşünü savunurlar. Mutezile’nin kurucularından Ebu Huzeyl Allaf Abbasi halifesi Me’muna hocalık yapmıştır. Me’mun ise mutezile âlimlerinden olan Ahmet b. Ebu Duad’ın kışkırtmasıyla Kur’an’ın mahluk olduğunu bütün İslam âlimlerine kabul ettirmeye çalışmıştır. Çoğu zaman bu konuda İslam âlimlerine işkenceler yapmıştır. Bu konuda sadece Muhammed b. Nun ve Ahmet b. Hanbel direnmiştir. Bu sebeple Ahmet b. Hanbel çok ağır işkencelere maruz kalmıştır. Bu düşünce Muttasım ve Vasık zamanında da devam etmiştir. Ehli sünnete göre ise Kur’an mana bakımından kadim, lafız bakımından ise mahlûktur.
ØTahrif İddiaları: Kur’an’ı Kerim’in tahrif edildiğini iddia eden çok Müsteşrikler çıkmış fakat dayandıkları deliller sajlam olmamıştır. Bu deliller özellikle nasih ve mensuh konusunda ve Kur’an’ın cem edilmesi konusunda olmuştur. Peygamber Efendimizin (sav) Kur’an’ı Ehli Kitaptan, Rum köleden, demirci köleden aldığını iddia edenlerde çıkmıştır. Avrupa’da gerek devlet adamları gerekse edebiyatçı ve filozoflar İslamiyeti kötülemekle beraber Prens Bismark, Tolstoy, Goethe gibi metheden insanlarda çıkmıştır.
ØKur’an’ın Tanımı: Kur’an sözlükte “okumak” anlamına gelen bir mastardır. Kur’an, Allah (C.C.) tarafından Hz. Muhammed (S.A.V.)e Cebrail (A.S.) aracılığıyla (vahiy yoluyla) yaklaşık 23 yılda indirilmiş ilâhî kitaptır.
ØKur’an’ın İndirilişi: Hz. Abdullah b. Abbas (ra) “Kur’ân “Zikir”den ayrılarak Beytü’l-İzze” denen dünya semasına bir gecede toptan inzal edilmiştir. Burada “Namus-u Ekber” ve “El-Emin” olan Cebrail’e (as) teslim edilmiştir. O da “Esbab-ı Nüzul” tahtında izn-i ilâhi ile ayet, ayet ve sure, sure peygamberimize (sav) getirmiş ve 23 senede tamamlamıştır demektedir. (Zerkeşî, El-Burhân fî Ulûmi’l-Kur’ân, 1:228-230)
Øİnzâl ve Tenzil: Kur’ân’ın M. 610 yılında Ramazan ayında Kadir gecesinde toptan dünya semasına, Beytü’l-İzze’ye indirilmesine inzâl, parça parça âyetler hâlinde vahiy yolu ile Hz. Muhammed (a.s.)’e indirilmesine ise tenzîl denir.
ØVahiy Kâtipleri: Hz. peygamberin(s.a.s) İslâm’ın ilk günlerinden itibaren vahiy kâtipleri ittihâz etmiş, inen âyetleri onlara yazdırmıştı. Tefsir usulü kaynaklarında verilen bilgilere göre, Kur’ân’ın bir arada toplanması üç merhalede gerçekleşmiştir. Kur’ân Hz. Muhammed(s.a.s)’in zamanında yazılmış, Hz. Ebu Bekir’in zamanında bir araya toplanmış ve Hz. Osman’ın zamanında da, kitap haline getirilerek çoğaltılmıştır. Zeyd b. Sabit, Kur’ân’ı Hz. Peygamber(s.a.s)’in zamanında yazı ile kaydettiklerini haber vermiştir. Mekke’de ilk vahiy kâtipliğini Abdullah b. Sa’d b. Ebi Sarh, Medine de ise, Ubey b. Ka’b yapmıştır. Ondan sonra Zeyd b. Sabit bu görevi devamlı sürdürmüştür.
ØKıraat: “Bir okuyucunun ses ve söz aracılığı ile iradeli olarak harflerden kelimeler, kelimelerden cümle ya da cümleler oluşturmak suretiyle meydana getirdiği Kur’ân metnini (kıraatini) acele etmeksizintecvid disiplini doğrultusunda yavaş yavaş kendisine veya bir başkasına duyuracak şekilde okumasıdır”.
ØTilavet: “Harflerin edası ve kelimelerin anlamı açısından diğer okuma biçimleri olan kıraat ve tertîl’in özelliklerini kapsamakla birlikte onlara nisbetle daha çok itinalı, anlam ağırlıklı ve hatta ilahî kelamın anlaşılmasından onu tecrübe ekmeye yönelik bir okuma biçimidir”
ØMukataat-ı Süver(Sûre Başları): Bazı sûrelerin başlarındaki “Elif, Lâm, Mim, Yasin,Nun, Hamim” gibi harflere “Mukataât-ı Süver” denir.Bunlar müteşabihattandır.Bunlar 29 sûrede geçer. Bakara ve Al-i İmran Medenî olup kalan 27′si Mekkîdir. Tekrarlanan harfler 14 harftir. Yâni Arap Elifbasının yarısıdır. (Elif lâm mim, tâ sin, hâ mim) Kûfelilerce müstakil birer âyet sayılsa da Basralılar hiçbirini müstakil âyet saymazlar. Bunlar yazılırken bir kelime gibi yazılsa da okunurken hece harfleri gibi okunurlar. Elm: Elif, lâm, mim okunur.
ØMushaf: Kuran’ın bugünkü haliyle kitap halinde toplanılmış şekline Mushaf denir. “Mushaf”, “iki kapak arasındaki sayfalar” anlamına gelen bir kelimedir. Habeşçe mişhaf kelimesinden gelir. İslam’a göre Kur’an son peygamber Hz. Muhammed(s.a.v) in mucizelerindendir.
ØCebrail: Cebrail Peygamberlere vahy getirmek, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmekle vazîfeli melek. Dört büyük melekten birisi ve en üstünü. Cebrâil aleyhisselâmın ismi Kur’ân-ı kerîmde geçmekte olup, ayrıca Cibrîl, Rûh-ul-Emîn ve Rûh-ul-Kuds diye de zikredilmektedir. Cebrâil kelimesi lügatta “Allahü teâlânın kulu” mânâsındadır. Cebrâil’e ayrıca Nâmûs-ı Ekber de denilmiştir. Cebrâil(a.s)’ın vazîfesi peygamberlere vahy getirmektir.
Øİlk ve Son Ayetler: Kur’ân-ı Kerim’in, Müslümanlarca Hz. Muhammed’in risaletinin başında ilk olarak ‘indiği’ kabul edilen âyetleri şunlardır: ”Yaratan Rabbinin adıyla oku, O insanı bir asılıp tutunandan yarattı, oku! Rabbin, kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en büyük kerem sahibidir” ( Alak, 96/1-5 Kalem, 68/1). İlk inen âyetler inananları okumaya, öğrenmeye, yazmağa ve araştırmaya çağırır ve ilim için büyük teşvik mesajı taşır. Kur’ân’ın son inen âyeti de şudur: “Kâfirler bugün sizden dininiz hakkında ümitsizliğe kapılmışlardır artık onlardan haşyet etmeyin, benden haşyet edin. Bugün size dinizi ikmal ettim/kabaca, anahatları ile olgunlaştırdım, size ni’metimi itmam ettim/anahatları ile tamamladım, sizin için bir din olarak islama razı oldum ” ( Mâide, 5/3).
ØHafız: Kur’an’ın bütün metnini ezberleyen ve uygun şekilde (tecvid) okuyabilen kişiye hafız denir. Hz. Muhammed ilk hafız olarak kabul edilir. Kur’an’ı uygun bir şekilde ve güzel bir tutum ve sesle okumaya tilavet denir. Müslümanlar günlük ibadet olan namazı kılabilmek için Kur’an’dan en azından küçük bir kısmı (ayet) ezberlemek, bilmek zorundadırlar.
ØKuran-ı Kerimde 14 tane tilavet secdesi vardır: Araf 206, Rad 15, Nahl 41, İsra 107, Meryem 58, Hacc18, Furkan 60, Neml 25, Secde 15, Sad 24, Fussilet37, Necm 62, İnşikak 21. Alak 19
ØKur’an-ı Kerim’in ayet sayıları üzerinde ilim adamlarının değişik beyanları vardır Şöyle ki: Nafi’a göre: 6217, Şeybe’ye göre: 6214, Küfe alimlerine göre: 6236, Mısırlılara göre: 6219, Şamlılara göre: 6226, Zemahşeri’ye göre: 6666 ayettir
ØKıraat: “Bir okuyucunun ses ve söz aracılığı ile iradeli olarak harflerden kelimeler, kelimelerden cümle ya da cümleler oluşturmak suretiyle meydana getirdiği Kur’ân metnini (kıraatini) acele etmeksizin tecvid disiplini doğrultusunda yavaş yavaş kendisine veya bir başkasına duyuracak şekilde okumasıdır”.
ØKıraat-ı Aşere İmamları ve Râvîleri:
-İmâm Nâfî (Kalun ve Verş)
-İmâm İbn Kesîr (El-Bezzî – Kunbul)
-İmâm Ebû Amr ( Ed-Dûrî- Sûsî)
-İmâm İbn Âmir (Hişâm-İbn Zekvân)
-İmâm Âsım (Ebû Bekir Şu´be-Hafs b. Süleyman (Bizim ve Müslümanların çoğunun kıraat imâmı)
-İmâm Hamza (Halef- Hallad)
-İmâm Kisâî (Ebû Hâris-Dûrî)
-İmâm Ebû Ca´fer ( Îsâ b. Verdân-Süleymân b. Cemmâz)
-İmâm Ya´kûb(Ruveys-Ravh)
-İmâm Halef (İshâk- İdrîs)
ØVahiy Kâtipleri: Hz. peygamberin (s.a.s) İslâm’ın ilk günlerinden itibaren vahiy kâtipleri ittihâz etmiş, inen âyetleri onlara yazdırmıştı. Tefsir usulü kaynaklarında verilen bilgilere göre, Kur’ân’ın bir arada toplanması 3 merhalede gerçekleşmiştir. Kur’ân Hz. Muhammed(s.a.s)’in zamanında yazılmış, Hz. Ebu Bekir’in zamanında bir araya toplanmış ve Hz. Osman’ın zamanında da, kitap haline getirilerek çoğaltılmıştır. Zeyd b. Sabit, Kur’ân’ı Hz. Peygamber (s.a.s)’in zamanında yazı ile kaydettiklerini haber vermiştir. Vahiy kâtipleri: Zeyd ibn Sabit başkanlığında Ömer, Osman, Ali, Talha, Sad, Ebu Derda, Mikdad, Übey ibn Kab, Ebu Musa el-Eşari ve Abdullah ibn Mesud kâtiplik yapmışlardır.
ØMekke’de ilk vahiy kâtibi: Abdullah b. Sa”d b. Ebi Sarh’tır. Medine’de ise ilk vahiy kâtibi Übeyy b.Ka’b’dir. Ondan sonrada Zeyd b. Sabit ve Ali b. Ebi Talib’dir.
ØSahâbeden, Kur’ân tefsirine dair en çok rivâyette bulunan ve tefsir alanında ün kazanan kişiler:
ØKur’an ilmi, ”Tefsir” ve “Kıraat” olmak üzere ikiye bölünür Kur’an’ın muhtelif vecihlerle okunmasını öğreten müesseselere “Dâri Huffâz, Dâri Kurrâ” denir. Kur’an okuyanlara Kurra’ denir. Meşhur olan Sahabe Kurra’ şunlardır: Hazreti Osman, Hazreti Ali, Übey ibni Kâ’b, Zeyd ibni Sabit, Abdullah ibni Mes’ud, Ebüd-Derda’, Ebu Musa El-Eş’arî’dir.
ØTabiînden olan meşhur Kurra’ şunlardır: Medine’de: Saîd ibni Müseyyeb, Urve, Sâlim ve Zöhri, Mekke’de: Atâ’, Mücahid, Tâvus, İkrime, Basra’da: Âmir, Nasr bini Âsım, Yahya bini Ya’mer, Kûfe’de: Alkame, Esved, Mesruk, Said bini Cübeyr, Şa’bî ve Nahaî, Şam’da: Mugire bini Ebî Şihab’dır.
ØSurelerin Tasnifi:
1-Es- Sebut tuvel: En uzun 7 sure demektir.
2-El Miun: Birinci gruptan sonra gelen ve ayet adedi yüz civarında olan surelerdir.
3-El Mesani: Ayet adedi 100 den az olan surelerdır.(Azhap suresinin basından Kaf suresine kadar)
ØMufassal: Mushafın son bölümü olup Hucurat suresinin başından Nas suresinin sonu demektir. Mufassal; Kur’ân’ın sonundaki kısa sûrelere denir. Bu sûrelere “Mufassal” denilmesinin sebebi, bunların birbirlerinden arka arkaya Besmele ile ayrılmış bulunmalarıdır. Hucurât sûresinden Bürûc sûresine kadar 36 sûreye tıval-ı mufassal, Bürûç’tan Leyl sûresine kadar olan 7 sûreye evsat-ı mufassal, Leyl’den Nâs sûresine kadar olan 22 sûreye de kısar-ı mufassal denir.