KİRA / İCARE ve BORÇ / KARZ
1-Kira akdi tek taraflı olarak feshedilebilir mi?
&Kira akdi her iki taraf için de bağlayıcı olduğundan, yapıldıktan sonra taraflardan biri, geçerli bir mazereti veya diğerinin rızası olmadan tek taraflı olarak akdi feshedemez. Akdi feshedebilmek için; kiracının iflas etmesi, başka bir şehre tayin edilmesi, işi bırakması iş değişikliği yapması veya kiralanan şeyin kiralama maksadına hizmet edemez hale gelmesi gibi geçerli bir mazeretinin bulunması (Bkz. Mergınânî, el-Hidâye, VI, 331, 333, 334) ya da her iki tarafın da rıza ve onayı gereklidir. Şu kadar var ki, mazeret belirgin olmaz ya da tartışmaya götürebilecek bir nitelik arz ederse, o takdirde akit, ancak mahkeme kararı ile feshedilir. Bu durumda, mahkeme kararından sonra söz konusu akdi fesheden taraf, mâli bakımdan yükümlü olmaz (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 148).
2-Altının karz/borç verilmesi caiz midir?
&Altın, mislî mallardandır. Dolayısıyla altının, cumhuriyet altını gibi tane ile alınıp satılanlarının sayı ile; 22 ayar bilezik gibi tartı ile alınıp satılanlarının ise tartı ile borç (karz) verilmesi caizdir. Fakat geri ödenirken ne eksik ne fazla, alınanın tam olarak misli verilmelidir. Bunun yanında tarafların kabul etmesi halinde, alınan altın borcu, para olarak da ödenebilir.
3-Bir kimse kiraladığı taşınır veya taşınmaz bir malı sahibinin izni olmadan üçüncü bir şahsa kiralayabilir veya kullandırabilir mi?
&Taraflar, kira sözleşmesinde yer alan şartlara uymak zorundadırlar. Buna göre kiraya veren kişi; malını kiraya verirken hangi amaçla kullanılacağını belirlemiş ve üçüncü şahıslara kiraya vermemesini şart koşmuşsa kiracının bu şarta uyması gerekir. Ancak kira sözleşmesinde ev, dükkân, depo, nakil aracı gibi taşınır veya taşınmaz malın hangi amaçla kullanılacağı açık bir şekilde belirtilmemişse, kira akdi geçerli olur ve o beldenin örfü esas alınır. Şayet örf, kiracının bunu başka birisine kiraya vermesine ve dilediği gibi kullanmasına imkân tanıyorsa; kiracı, kiraladığı malı bir başkasına kiraya verebileceği gibi, herhangi bir ek ücret ödemeden dilediği gibi kullanmasına da izin verebilir (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 124). Günümüzde ise malın sadece kiracı tarafından kullanılması şeklinde bir örf oluşmuştur. Kiralanan malın başkasına devri için mal sahibinden izin alınması gerekir.
4-Kira (icare) akdinde süre veya ücret belirlenmemişse, taraflar neye göre hareket ederler?
&İcare/kira akdi senelik olarak yapılabileceği gibi, aylık, haftalık, hatta günlük olarak da yapılabilir. Akit esnasında süre belirtilmemişse, başlangıç ve bitişlerinde, örf varsa o ölçü alınır. Mesela buğday ekmek için tarla kiralandığında, o yılki ekim ve hasat mevsimi süre olarak kabul edilir. Aksi halde süre belirlenmediği için akit fâsit olur. Ücretin önceden belirlenmemiş olması halinde ise icare akdi fâsit olur. Kira akdi fâsit olunca, şayet kiracı kiralanandan faydalanmışsa mal sahibine ecr-i misil (piyasa değeri) kira ödemesi gerekir. Mal kullanılmamışsa, akit feshedilir.
5-Kiralanan bir mal karşılığında depozito vermek caiz midir?
&Hanefilere göre; herhangi bir kusuru olmadığı ve mal sahibinin ileri sürdüğü şartlara aykırı davranmadığı müddetçe, kiracının kiraladığı malda meydana gelecek zararı tazmin etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple mal sahibinin kiracıdan rehin manasına gelebilecek bir şeyi depozit adı altında rehin olarak alması caiz değildir (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 128; Mecelle, md. 710). Mâlikîlere göre ise; kira sözleşmesinde rehin almak caizdir (İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, II, 273).
&Günümüzde menkul veya gayrimenkul malların kiralanmasının büyük bir sektör hâline gelmesi, konunun suistimale açık olması ve güven duygusunun zedelenmesi gibi sebeplerden dolayı Mâlikî mezhebinin görüşü istikametinde mal sahibinin depozit almasının caiz olduğu söylenebilir.
Bir evi belli bir süre için peşin parayla kiralayıp da, süresi dolmadan evden çıkan kişi, oturmadığı günlerin kirasını geri alabilir mi?
&Kira akdi, her iki taraf için de bağlayıcıdır. Kira süresi dolmadan taraflardan birisinin akdi tek taraflı olarak feshetmesi caiz değildir. Dolayısıyla bir evi belli bir süre için peşin parayla kiralayan, ancak süresi dolmadan çıkan kişi, anahtarı aldıktan sonra bir süre oturmayıp boş bırakması durumunda kiranın tamamını ödemek zorunda olduğu gibi (Merğînânî, el-Hidâye, VI, 273), erken çıkması durumunda da geriye kalan günlerin ödenmiş kirasını geri alamaz. Şayet kira bedeli peşin ödenmemişse, kiracı anlaşılan süre içeresinde oturmadığı günlerin kirasını da ödemek zorundadır. Ancak mal sahibi burayı bir müddet sonra başkasına kiraya verirse sadece boş kaldığı sürenin ücretini önceki kiracıdan alabilir. Geri kalan kısmın kira bedeli önceki kiracı tarafından peşin ödendiyse kendisine iade edilir.
6-Yardımlaşma sandığından borç olarak alınan para geri ödenirken bir fazlalık ödenmesi caiz midir?
&Kişilerin, ihtiyaçlarını karşılamak için, faizsiz olarak kısa vadeli borç (karz) alıp bunu düzenli vadelerde ödemek üzere “yardımlaşma sandığı” kurmaları caizdir. Bu sandığa üye olanların, ihtiyaç halinde biriken primlerinin birkaç katına kadar borç (karz) almaları ve bunu belirlenen vade içerisinde geri ödemelerinde sakınca yoktur. Ancak ödemede bulunurken, alınan borç (karz) karşılığında önceden ileri sürülen her türlü fazlalık veya getiri sağlayan menfaat, faiz olacağı için caiz olmaz.
7-Kiralanan bir tarladan, kuraklık, dolu, sel vb. nedenlerle ürün alınamadığı durumlarda, tarla sahibine yine de kira ödenmesi gerekir mi?
&Kiralanan bir araziden kuraklık, dolu, sel baskını, çekirge istilası gibi bir afet sebebiyle ürün alınamazsa Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre kira feshedilemeyeceği gibi ücretten indirim de yapılmaz. Hanefî mezhebinde ise, yağmurla sulanan araziden, yağmurun yağmaması, değirmenin suyunun kesilmesi gibi sebeplerle, kiralanan maldan ürün alınmasına engel tabiî afet olması durumunda kiracı ücret ödemez.
&Çünkü araziden yararlanma imkânı olmamıştır (Merğînânî, el-Hidâye, VI, 327). Arazi ekildikten sonra ekini çekirge yese veya başka bir afet arız olsa; afet anına kadarki sürenin kirası ödenir. Afet anından sonra ise, eğer araziyi tekrar ekerek başka bir ürün alma imkânı bulunursa kalan sürenin kirası da ödenir. Tekrar ekilip ürün alma imkânı bulunmazsa kalan sürenin kirası ödenmez.
8-Borcunu vaktinde ödemeyen kişiye takdir edilen malî tazminatı almak caiz midir?
&Ödeme imkânı olduğu hâlde zamanında borcunu ödemeyen borçlu, manen sorumlu olur ve ahiret azabını hak eder. Bu konuda Peygamber(s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Zengin kişinin borcunu ödemeyi uzatması zulümdür.” (Buhârî, Havâlât, 1)
&İslam Hukuku açısından ise; kişinin zimmetinde bir borç sabit olur ve onu ödemeye yanaşmazsa, bu kişi yetkili makamlar tarafından ödemeye zorlanabilir. Fakihler bu tür bir cezanın uygulanmasını, Hz. Peygamberin(s.a.s.) konuyla ilgili hadislerine dayandırmışlardır (Bkz. Buhârî, İstikrâz, 13). Borçlunun borcunu geciktirmesi nedeniyle -paranın değer kaybetmesi gibi bir sebeple- alacaklı zarara uğrarsa borçluya sadece enflasyon oranında zarar tazmin ettirilir. Ancak borçlunun malî sıkıntı içinde olduğunu ispat etmesi halinde yetkili makamlar borcunu ödeyebilmesi için kendisine belli bir süre tanır. Bu durum ise, alacaklının yasal hakkını istemesine engel teşkil etmez (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 221).
9-Vadeli satış veya borçlanma (istikraz) akdinde borçlanılan para birimi yerine başka bir para biriminin ödenmesi caiz midir?
&Fakihlerin çoğunluğu, vadeli satışlar ile borç akdinde, bedel olarak belirlenen para birimi yerine, ödeme tarihindeki kuru esas alarak farklı bir para biriminin —mesela borç olarak alınan altın paranın yerine gümüş paranın— ödenmesini caiz görmüşlerdir.
&Buna göre mesela, vadeli bir satış veya borç (karz) akdine konu olan 1000 TL, baştan şart koşulmamak kaydıyla tarafların razı olması halinde ödeme günündeki kur üzerinden bir başka para birimi ile de ödenebilir.