Fatih ÇOLLAK / Tashihi Huruf

KEFFARETLER

YEMİNLER

EVLİLİK

BOŞANMA

SİYER-İ NEBİ

TEMİZLİK / TEHARET / DİYANET(DİB) FETVALARI

ADAK VE YEMİN / DİYANET(DİB) FETVALARI

DUA VE ZİKİR / DİYANET(DİB) FETVALARI

KADINLARA ÖZEL HALLER / DİYANET(DİB) FETVALARI

MİRAS VE VASİYET / DİYANET(DİB) FETVALARI

YİYECEKLER ve İÇECEKLER / DİYANET(DİB) FETVALARI

BİDAT VE HURAFELER / DİYANET(DİB) FETVALARI

10.200 SORULU-CEVAPLI MÜLAKAT SORULARI

1-Kur’an-ı Kerim ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

2-Tecvid ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

3-Tefsir ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

9-Hadis ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

12-Kelam ve Akaid ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

14-Hac ve Umre ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

16-Peygamberler ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

21-Siyer-i Nebi ile ilgili SORULAR VE CEVAPLAR

28-Genel Kültür ile ilgili SORULAR VE CEVAPLA

İtikadi Mezhepler/Fırkalar

İTİKADİ FIRKALAR

Selefiyye/Sıfatiyye(Ehl-i sünnet-i hâssa):

İman esasları konusunda ilk dönem bilginlerini izleyerek, ayet ve hadislerdeki ifadelerin zahiriyle yetinip bunları aynen kabul eden, teşbih ve tecsime düşmeyen, tevile gitmeyen olduğu gibi kabul edenlere denir. Bunlara Sıfatiyye de denir.

Selefiyye;

Önceki nesil anlamındadır. Ayetin zahirine çok önem verirler. Ancak teşbih (Allah’ı başka varlıklara benzetme) ve tescime (Allah’ı cisimleştirme) de düşmezler.  Selefiyye’ye Allah’ın zatını doğrudan kabul ettiği için sıfatıyye de denir.  İlk dönem selef âlimlerinin en önemli özelliği akla fazla rol vermemeleridir. Mezhep imamları, ilk dönem hadisçileri, tabiin dönemi alimleri seleftendir.   Müteşabih ayetlerde yorum yapmazlar. Selefiy’ye bu ayetleri yorumlayan filozof ve sufileri bidatçi ve sapık olarak kabul eder. Sonraki dönem selef âlimleri akla biraz daha fazla önem vermişlerdir. Hadisçiler, Evzaî, Sevrî, İbn Mende, İbn Kuteybe, Beyhaki, Taberî, Bağdadî, Tahavî, İbnü’l Cevzî, İbn Kudâme bazı temsilcileridirler. İbn Teymiyye, İbn Kayyım el-Cevziyye, İbnü’l-Vezir, Şevkânî, Alûsî ise müteahhirin dönemi Selefilerdendir. Hanbeli mezhebine mensup âlimler selefidir. Günümüzde Suudi Arabistan, Kuveyt ve körfez ülkelerinde vardır.

Eşariyye:

Kurucusu Ebul Hasan Ali bin el Eşaridir. Hicri 260’da Basra’da doğmuş, 324 (M.936) da Bağdat’ta vefat etmiştir. Hocası Ebu Ali el Cübbai’den ayrılmıştır. (üç kardeş meselesinden dolayı ayrılmıştır.) Allah’ın ezeli sıfatları olduğunu söylemiştir. Akla değer verirler. Temsilcileri; Bakillani, İbn-i Fürek, Cüveyni, Fahreddin er-Razi, Kadı Beydavi, Cürcani Eşari âlimleridir. Mu’tezile’ye karşı bir tez olarak ortaya çıkmıştır. Malikiler Eşaridir. Şafilerin çoğu Eşaridir. Endülüs, Hicaz, Kuzey Afrika, Mısır, Irak, Suriye ve Endonezya’da vardır.

Maturidiyye:

Kurucusu Ebu Mansur Muhammed bin Muhammed bin Mahmut el Maturididir. Biz Müslüman Türkler’in umûmiyetle İ’tikatta imamı, İmam Ebû Mansûr Mâturidî hazretleridir. İmam Ebû Mansûr Muhammed Mâturidî, hicrî 280(M.894) tarihinde Türkistan’da, Semerkant şehrinin Mâturid köyünde doğmuş ve 333(M.945) tarihinde Semerkant’ta vefat etmiştir. Temsilcileri; Ömer en Nesefi, Hakim es Semerkandi, İbnül Humam, Ebû Seleme es-Semerkandi, Pezdevi, Nesefi, Nesefi, Burhaneddin en-Nesefi, Kadı Celaleddin Hızırbey, Beyazizade Ahmed Efendi Maturidi alimleridir.

Dini tebliğ olmasa da insan aklıyla Allah’ı bulabilir, Husun ve kubuh (iyi-kötü) akılla bilinebilir. Kulda cüz-i irade vardır. Kul diler Allah yaratır. Allah’ın tekvin sıfatı da ezelidir. Teklif-i mala yutak yoktur. (kişinin gücünün yetmeyeceği şeylerden sorumlu tutulması), Allah’ın fiillerinin muhakkak bir sebebi ve hikmeti vardır. Peygamberlerde erkek olmak şarttır. Allah’ın nefsi kelamı işitilmez gibi görüşleri bulunan akıl ve nakli birleştiren kelam ekolüdür.

Maturidiye’nin Eşari’den Farkı:

Kişi akılla Allah’ı bulabilir. İyi-kötü, güzel-çirkin akılla bilinebilir.  Allah bir şeyi kötü olduğu için yasaklamıştır. Kulda başlı başına bir cüz’i irade vardır. Kul seçimini yapar, Allah’ta kulun seçimine göre kula fiili kudreti verir. Tekvin(yaratma) sıfatı ezelidir. Allah’ın fiillerinin hepsinde bir hikmet vardır. Allah kulun gücünün yetmeyeceği fiilleri kula yüklemez. Kadın peygamber gönderilmemiştir. Allah’ın kendi sözü sesi işitilemez. İşitilen Kur’an’dır. Türkiye, Balkanlar, Hindistan, Orta Asya’da yayılmıştır.

Mutezile:

Kurucusu Vasıl bin Ata’dır. Büyük günah işleyenin Allah katındaki durumu konusunda farklı görüş bildirmesiyle Hasan-ı Basriden ayrılmıştır. Mutezile kendini Ehlül Adl vet Tevhit olarak adlandırır. Nakilden ziyade akla öncelik verirler. Kelam ilmi Mutezile ile doğmuştur. Cübbai, Nazzam, Kadı Abdul Cebbar, Bişr bin Müstemir, Cahız, Ebul Huzeyf el Allaf Muteziledir. Görüşleri günümüzde Haricilerin İbadiyye kolu Şia’nın Caferiyye ve Zeydiyye kolu tarafından savunulmaktadır.

Beş esas önemlidir.

1- Tevhid,

2- Adl,

3- Vad vaid,

4- el-menzile beyne’l-menzileteyn,

5- Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker.

Allaf, Nazzam, Cahız, Zemahşeri, Cübbai, Kadı Abdulcebbar, Bişr b. Mutemir başlıca temsilcileridir.

Cebriye:

İnsanın fiillerindeki hürriyeti konusunda Mu’tezile ile zıttır. Cehm bin Safvan tarafından kurulmuştur. İrade Allah’ın takdirine bağlıdır der. Kaderci bir anlayışları vardır. İrade konusunda insana yer vermeyen, kader konusunda insanı rüzgârın önünde sürüklenen bir yaprağa benzeten, her şeyin Allah’ın ilmi ve iradesiyle cereyan ettiğini savunan, kulun fiillerde bir rolünün olmadığını ileri süren bir ekoldür.

Haricilik:

Büyük günah işleyenlerin dinden çıkacağını, günahkâr devlet başkanına itaat edilmeyeceği görüşündedirler. Kur’an’ın sadece zahirine bakarlar. Günümüzde Kuzey Afrika’da İbaziyye kolu halen devam etmektedir. Haricilik; Hakem olayıyla birlikte ortaya çıkmıştır. İslamiyet içindeki ilk anarşist fırkadır. Ibadiyye kolu günümüze kadar gelmiştir. Kuzey Afrika, Madagaskar, Zengiler, Ummanda bulunmaktadır.

 Şia:

Zeydiyye, İsmailiyye ve İmamiyye (Caferiyye ve İsna aşeriyye de denir) günümüze ulaşan kollarıdır. İtikadi,  siyasi, fıkhi bir mezheptir.  Hz. Ali’yi hilafete en layık gören, onu ilk meşru halife olarak kabul eden, ondan sonrada evladının halife olmasını savunanların oluşturduğu gruba denir. Hz. Osman’ın şehit olmasından sonra başlamış hicri 2. Yüzyılın yarısından sonrada itikadi birmezhep olarak ortaya çıkmıştır. Irak- İran halkının, dış tesirlerin ve bu halkların kimlik arayışları sonucu ortaya çıkmış bir mezheptir. Zeydiyye, İsmailiyye, İmamiyye olarak üç gruba ayrılmıştır.

Zeydiyye:

Hz. Alinin torunu Zeyd bin Ali bin Zeynel Abidine nisbet edilir. Günümüzde yemende müntesipleri vardır. İtikatta Mu’tezileye fıkıhta ise Hanefiye yakındır. Şia içerisinde en mu’tedil fırka Zeydiyedir. Hz. Ali’nin ve soyundan gelenlerin haklı olduğunu savunur. Fakat Hz. Ebu Bekir’in ve Hz. Ömerin halifeliğini de meşru sayarlar. Hilafetin Ehl-i Beyte ait olduğunu, imamların günahsız olduğu görüşünü kabul etmezler. Mutedil Şii mezhebidir.

Cafer es Sadık’tan sonra hilafetin oğlu İsmail’e ait olduğunu savunanlar Şia’nın İsmailiyye kolunu kurmuşlardır. IV. Yüzyılda Fatımiler ile bu mezhep güçlenmiştir. İsmaililer doğu-batı, nizariye–musta’liye olarak ikiye ayrıldı. Eski Yunan ve doğu felsefesinden etkilenmişlerdir. Batını yorumlarla aşırılığa kaymıştır.  İran, Pakistan ve Orta Asya da müntesipleri vardır.

İmamiyye Şia’nın ana koludur. İtikadi ve siyasi yönü vardır. İsna Aşeriyye de denir. Fıkıhta Cafer es Sadık’ın görüşlerini kabul ettiklerinden Caferiyye de denir. On iki imama inanma temel esaslarıdır. İtikatta Mu’tezileye yakındırlar. Ehl-i Beyte mensup olmayanların hadislerini kabul etmezler. İlk üç halifeyi meşru görmezler. Hz. Alinin nas ile halife tayin edildiğini belirtirler. On iki imamın vahiy hariç peygamberlerle aynı olduğunu savunurlar. İmamların masum-günahsız olduğunu savunurlar. On ikinci imamın geri geleceğini mehdi olacağını bildirmişlerdir. Takiyyeyi meşru görürler. Günümüzde İran’ın resmi mezhebidir. Azerbaycan, Irak’ta da vardır.