HADİS İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
&Adalet: Hadis terimi olarak adalet; hadis rivayet eden bir kimsenin güvenilir olma niteliğini ifade eden Adalet, kişiyi Allah ve Resulünün emir ve yasaklarına saygılı ve iteatkar olmaya, toplum içinde onurunu zedeleyici söz ve işlerden uzak durmaya yönelten özelliktir. Hadis ilminde, hadislerin isnadında yer alan ravilerin güvenilirliklerine veya güvenilir olmalarına denir.
&Âhad Haber: Hadis usulünde “haber-i vâhid” olarak da ifade edilen “ahad haber”, ilk devirlerde, tek kişinin rivâyet ettiği hadis olarak kabul edilirken, sonraki devirlerde mütevâtir olmayan haberler için kullanılmıştır.
&Aziz Hadis: Senedin başından sonuna kadar her tabakada ravileri ikiden az olmayan hadislere denilir. Her üç tabakada sadece iki râvî tarafından rivayet edilen veya diğer tabaka yahut tabakalarda ikiden çok olsa bile tabakalardan birinde râvî sayısı iki olan hadislerdir
&Ali isnat: Eğer bir hadis, senedinde kopukluk olmadan Hz. Peygambere daha az ravi aracılığı ile ulaşıyorsa buna ‘ali isnat’ denir.
&Ahad Hadis: Mütevatir hadislerin dışında kalan bütün rivayet çeşitlerine verilen genel bir isimdir. Bu tür rivayetlere haberi vahid de denilir. İsnadın her tabakasında yer alan ravilerden bazıları yalan söylemelerinden şüphe ediliyorsa bu haberler nasıl bir haberdir. Bir, iki veya daha fazla sahabî tarafından rivayet edilen ve meşhur hadisin şartlarını taşımayan hadislere denir.
&Ashabu’l-Hadis: İnsanı ilgilendiren her türlü meseleyi ayet ve hadislerin zahiri manalarını esas alarak çözmeye çalışan ve genel olarak kıyasa karşı olan alimlere denir.
&Ashabu’r-Re’y: Ayet ve hadislerden ictihad ve kıyas gibi metotlarla bir takım genel esasları çıkarıp, insanı ilgilendiren konuları bunlarla çözmeye çalışan alimlere denir.
&Arz: Hadis alimlerinin çoğuna göre bir şeyi bir kimseye sunmak göstermek manasındadır. Kıraatla eş anlamlı olarak kullanmışlardır.
&Bid’atü’r-Ravi: Ravinin İslam dininin temel prensiplerine aykırı görüşler ileri sürmesi, böyle görüşleri benimseyen grupların içinde yer almasıdır.
&Belağ Kaydı: Yazma eserlerde metnin kontrolden geçtiğini ifade eder.
Cami: İbadet, itikat, siyer, muamelat ve ukubat ayırımı yapılmadan bütün dini konuları yanında Kur’an’ın fazileti gibi konuları ihtiva eden en kapsamlı bu eserlere El Cami olarak ifade edilir.
&Cehaletü’r-Ravi: Ravinin tanınmaması ve dolayısıyla cer ve tadil yönünden durumunun bilinmemesidir.
&Cerh: Arapça ‘yaralamak’ anlamına gelen CERH, hadis terimi olarak, bir ravinin güvenilir olmadığını, yani adalet ve zabt sıfatlarını tam olarak taşımadığını tesbit etme işidir. Başka bir tarifle, gerekli tenkid şartlarını taşıyan güvenilir bir alimin bir raviyi kendisinde veya rivayetinde tespit ettiği geçerli bir kusurdan dolayı tenkid etmesidir.
&Darü’l-Hadis: Hadis evi,hadis ve hadis ilimlerinin öğretildiği yer.Hadis öğrenimi için kurulan müessese.
&Etraf Kitapları: Ravi isimlerinden hareketle hadislerin kaynaklarını tespit etmemize yardımcı olacak üçüncü tür hadis tasniflerine denir.
&Etbau’t-Tabiin: Mü’min olarak tabiinden bir veya birkaç kişiyle karşılaşan ve Müslüman olarak ölen kimseye denir.
&Er-rıhle fi Talebi’l-Hadis: Hadisleri almak, aldığı hadisin doğruluğunu tesbit etmek ve daha sonraları yazmak için; uzun, yorucu göç ve yolculuklara çıkmak demektir. Yolculuğu yapana; rahhale cevvale tavvafü’l-ekalim denirdi.
&Eda: Şeyhin, hadis alma yollarından birisiyle elde ettiği hadisleri talebelerine rivayet etmesine denir.
&Ehlul Hadis: Hadislere olabildiğince fazla önem verir. Çok sayıda hadis kullanır. Mutezile ve Maturidi bu çizgidedir. Ebu Hanife, Hz. Ömer, Hz. Aişe bu gruba girer. Hadis ilmini Ehlul Hadis kurmuştur. Ve Ehlul Hadisin görüşü daha hakim hale geldi.
&Ehlur Rey: Hadislere oldukça eleştirel ve şüpheci bakarlar. Daha az hadis kullanırlar. Eşarilik bu çizgidedir. Abdullah Bin Ömer, Ebu Hureyre, İmam Şafi, Ahmed Bin Hambel, İmam Malik bu gruptadırlar.
&Eser: Sahabe ve tabiuna nisbet edilen söz ve fiillere denir.
&Eimme-i Hamse: “Beş imam” demek olup Kütübü’s-Sitte sahiplerinden Buhari ve Müslim ile Ebu Dâvud, Tirmizî ve Nese’i olmak üzere beşine denir.
&Eimme-i Sitte: Eimme-i sitte, hadiste Kütüb-ü Sitte denen, 6 meşhur hadsi mecmuasının yazarlarına verilen isimdir.
&Esbabu Vurudi’l-Hadisi: Hadis ilminin, Hz. Peygamberin söz ve davranışlarının hangi sebeplere dayandığını araştıran dalına Esbabu vurudi’l-hadis (Hadislerin söyleniş sebepleri) adı verilir.
&Emsalü`l-hadis: İçerisinde darbı mesel ya da mesel bulunan hadisleri derleyen kitaplara “emsâlü’l-hadis” denir.
&Elmukillun: Az sayıda (1000 den az) hadis rivayet eden sahabilere denir.
&Ensab: Hadis ravilerinin ve muhaddislerin kimliklerini açıklayan ilim dalına ‘’ensab” denir.
&El muksirun: Çok sayıda (1000 den fazla) hadis rivayet eden sahabilere denir.
&Fartu’l-Ğafle: Ravinin aşırı dalgınlığı ve dikkatsizliği demektir. Bu özellikte olan ravi, rivayetinde sıkça hataya düşeceği için cerh edilir ve rivayeti kabul edilmez.
&Ferd-i Nisbi: Gerçekte birden fazla ravi tarafından rivayet edilmiş olsa da yalnız bir bölge ravilerinin rivayet etmesi gibi bir yönden teklik özelliği taşıyan hadislere denir.
&Fısk: Büyük günah işlemek ve küçük günah işlemede ısrar etmektir.
&Fısku’r-Ravi: Ravinin dini buyruklara karşı duyarsız davranıp günah işlemekten sakınmaması demektir
&Fiili Sünnet(Eylemsel): Hz. Peygamberin davranış ve uygulamaları, yani Hz. Peygamberin işlediği, salt sözlerine göre daha çok uyulması ve uygulanması gereken sünnetler
&Fıkhu’l-hadisi: Hadis ve sünneti doğru anlamak, Hz. Peygamberin amacını iyi kavramaktır. Daha dar anlamda ise fıkhu’l-hadis, hadislerden fıkhi hüküm çıkarmayı konu edinir. Hz. Peygamber çoğu zaman muhatabın anlayabileceği şekilde, sade ve doğrudan anlatımı tercih etmiştir. Ancak yeri geldiğinde mecaz, teşbih (benzetme), temsili anlatım gibi dolaylı anlatım üslubuna da başvurmuş, muhataplarından bazıları bu dolaylı uslubu anlamakta zorlanmışlardır.
&Gaybi Kıssalar: Geçmişte yaşanan tarihi kıssalara ve gelecekte meydana gelecek büyük hadiselere denir.
&Gayri Metluv Vahiy: Hadisler olarak ifade edilen bir kavramdır.
&Garip(Fert) Hadis: Tek kişi tarafından rivayet olunan veya senedin herhangi bir yerinde ravisi tek kalan hadislere denir. Garip hadislere fert hadis de denilir.
&Garibu’l-Hadis: Hadislerde az kullanıldığı için anlaşılması zor olan ve açıklamayı gerektiren kelimelere garibu’l-hadis denir. Bu kelimelerin açıklanmasını konu edinen ilim dalına da garibu’l-hadis ilmi denir. Başka ifadeyle hadis metinlerinde geçen garip kelimeleri semantik tahlile tabi tutan bir ilimdir.
&Garib-i Mutlak: Herhangi bir yönden farklılık gösteren veya tek kalan hadis demektir. Söz konusu bu gariplik yeni tek kalış ravi sayısının herhangi bir tabakada bire düşmesi şeklinde olursa buna garib-i mutlak denir.
&Hasen Hadis: Sahih ile zayıf hadis arasında yer alan, fakat sahihe daha yakın olan bir hadis türüdür. Yazılışında kusur bulunan hadisler.
&Haber: Kur’an, hadis, ashab ictihadı ve diğer bilgilerin tümüne haber denir.
&Haber-i Meşhûr: Başlangıçta râvîsi (rivâyet edeni, bildireni) sınırlı iken, sonraki devirlerde, daha çok kimse tarafından nakledilen haber
&Haber-i Mütevâtir: Yalan üzerinde ittifâk etmeleri (birleşmeleri) mümkün olmayan bir cemâat (topluluk) tarafından nakledilen, bildirilen haber, hadîs-i şerîf.
&Hadis: İslam dininde, Muhammed(s.a.v)’in değişik olaylar ve sorunlar karşısında inananları aydınlatmak, Kur’an’ın bazı ayetlerini daha açık bir dille ifade etmek için söylediği iddia edilen sözler bütünüdür. Başka bir ifade ile Hz. Peygambere, sahabe ve tabilere nisbet edilen ve onlardan sadır olan her türlü söz, fiil, takrir (onay) ve vasıfları (özellikleri) içeren rivayetlerdir.
&Hadis Usulü: Hadis usulü; metin ve senedin durumlarıyla ilgili kaideleri bildiren bir ilimdir.
&Hafız: Hadis ilminde en yüksek dereceye ulaşmış muhaddislere denir.
&Hıfz ve Zapt: Hadisleri ezberleme ve ezberleneni hafızada tutmaktır. Hadis ilminde, hadislerin isnadında yer alan ravilerin hafıza gücünü tespit etme durumuna denir.
&İcazet Kaydı: Öğrencinin bu nüshayı rivayet yetkisinin bulunduğunu ifade eden belgedir.
&İcazetli Münavele: Hoca rivayet hakkına sahip olduğu hadisleri öğrencisinde kalmak veya yazıp iade etmek üzere verirken bunları rivayet etmesine de izin vermesidir.
&İcazet: Sema’ ve kıraat olmaksızın hadis âliminin belli şartlar dahilinde rivayetlerini öğrencisinin rivayet etmesine izin vermesidir.
&İcazetsiz Münavele: Hocanın talebeye nüshayı verirken rivayetine izin verip vermediğini söylememesidir.
&İsnad: Hadisin, Hz. Peygambere varıncaya kadar muttasıl bir şekilde güvenilir kimse tarafından, yine güvenilir kimseden rivayet edilen raviler zincirine ne denir?
&İsrâiliyat: Hadis dilinde mevzu sözler ve uydurmalar anlamına gelir.
&İstihrac: Bir kitaptaki hadislerin farklı senetlerini bulup hadisleri bu senetleriyle yazarak yeni bir kitap oluşturmaya denir.
&İdrac: Hadis metinlerinin başına, ortasına veya sonuna bir kelime veya cümle ilave etmeye denir.
&İlmu Tahricil Hadis: Hadisleri kaynaklarda bulma işine denir.
&İ’lam: Hadis hocasının hadis veya hadis kitabını rivayeti için herhangi bir açıklamada bulunmadan öğrenciye göstererek bunları sema’ yoluyla aldığını ifade etmesidir. İ’lam hadis rivayeti için sağlıklı ve yaygın bir metot değildir.
&İmla: Hadis ilminde ‘’söyleyerek yazdırma’’ demektir. Hocanın hadisi talebeye yazdırmasıdır.
&İmtihan: Ravilerin rivayet bilgilerini haberli veya habersiz olarak yoklamaktır.
&İnkitâ’: Kesilme, kesiklik; hadîs’de: Râvîlerden birinin zikredilmemesi anlamına gelir.
&İhtilat: Sika olan bir ravinin hastalık veya bunama gibi doğal veya arızi ebeplerle hafıza kaybına uğraması ve rivayetlerini karıştırır hale gelmesidir. Bu durum rivayetin kabulüne engeldir.
&İhtilafü’l-Hadis: Sağlam bir hadisin yine sağlam bir hadise zıt düşmesi veya öyle görünmesi ya da algılanmasıdır. Buna Muhtelefü’l-Hadis veya Muhtelifü’l-Hadis, Müşkilü’l-Hadis de denir.
&İttihamu’r-Ravi Bi’l-Kizb: Diğer konularda yalan söylediği bilinen bir ravinin hadis rivayetinde de yalan söyleyebileceğine ihtimal verilmesi, ravinin yalanla itham edilmesidir.
&Kalb: Hadis metinlerinde kelimelerin dizilişini, cümlelerin sıralanışını değiştirmeye denir.
&Kavli Sünnet(Sözlü): Hz. Peygamberin sözleri (hadisleri)
&Kezzabin: Yalancılar demektir
&Kesretu’l-Galat: Ravinin hadisi alırken ve naklederken çok hata yapması anlamına gelir.
&Kinaye: Belli bir kelimenin hem temel-gerçek-hakikat anlamını (yani sözcügün ilk vaaz olunduğu nesnel karşılığı ) hem de mecazi anlamını karşılayacak şekilde kullanılmasına denir.
&Kizbu’r-Ravi: Ravinin hem günlük hayatında hem de hadis rivayetinde yalan söylediğinin açığa çıkması, yani yalancılığının sabit olmasıdır.
&Kitabet: Hadis yazım faaliyetlerine denir.
&Kıraat: Terim olarak talebenin hadisleri bizzat hadis hocasının okuması veya başkasının okuduğunu işitmesi suretiyle hadisi almasıdır.
&Künye: Ebu fulan vb. kelimelerle başlayan âlemlere denir.
&Kutsi Hadis: Manası Allah’a, sözleri Hz. Peygambere ait olan hadistir. Yüce Allah’a Kur’anda olmayarak nispet edilen söz ve işle ilgili hadis demektir. Buna rabbani hadis veya ilahi hadiste denir. Kudsi hadisin içeriği; Daha ziyade Yüce Allah’ın büyüklüğü kudreti merhameti ve lütfu gibi konuları ele alan bu hadislerin sayısı fazla değildir.
&Kutubu’s-Selase: Üç kitap demek olan bu tamlama bazı alimlere göre es-sahîhân ile İmâm Mâlik’in el-Muvatta’ına; bazılarına göre ise Sunen-i Erba’anın İbn Mâce’nin kitabı hariç diğer üçüne denilmiştir.
&Kütüb-ü Erbaa: Ebu Davud-Tirmizi-ıbn Mace-Nesai nin Sünenleri (dört temel kaynak)
&Kütüb-ü Hamse(Usul-i Hamse): Buhari ve Müslim in El-Camiu’s-sahihleri,Ebu Davud-Tirmizi-Nesai’nin sünenleri (beş temel kaynak)
&Kütüb-i Sitte: Peygamber(s.a.v) Efendimizin hadis-i seriflerini ihtiva eden 6 hadis kitabına verilen isimdir. Buhari, müslim, Ibn Mace, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai.
&Kütüb-i Tis’a: Peygamber(s.a.v) Efendimizin hadis-i seriflerini ihtiva eden 9 hadis kitaba verilen isimdir. Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, İbn Mace, Nesai, Darimi, Muvatta, Ahmed b. Hanbel.
&Lahn: Hadis metinlerinde dil hataları işlemeye denir.
&Lahak: Metin içerisinde tespit edilen noksanlıkların yazının okunmasını engellememesi için kitabın kenarına ilave edilmesidir.
&Lakab: Özel ismin dışında kişiyi övmek yada yermek için yada sadece kişide bulunan bir hususiyeti ifade için bu kişiye verilen tanıtıcı isme denir.
&Likai: Hadis ilminde, İsnad’da yer alan ravilerin birbiriyle görüşüp görüşmediklerine denir.
&Maktu: Tabiin’lerden gelen ve onlara ati sözlerden veya fiilerden ibaret haberlerdir. Hadisin isnad yoluyla ulaştığı son kimse tabiinden biri ise bu tür hadislere maktu hadis denir.
&Maktu Hadis: Tabiilerden söz, fiil ve takrir olarak rivayet edilen haberlere denir.
&Maklub Hadis: Senet ve metnindeki kelime veya cümleler arasında yer değişikliği yapılmış olan hadistir
&Mahfuz: Senet veya metin yönünde aralarında çelişki görülen iki hadisten, daha sahih ve sağlam olanına denir.
&Mahfuz-Şazz: Sika bir ravinin kendisinden daha sika olan bir raviye veya ravilere zıt olarak rivayet ettiği hadistir.
&Ma’ruf-Münker: Bir hadisin iki rivayetinden rivayete daha güvenilir olan ravinin rivayetine denir. Başka bir tarifle; zayıf bir ravinin kendisinden daha iyi durumda olan raviye aykırı bir şekilde rivayet ettiği hadistir.
&Metin: Hadis terimi olarak metin, isnadın, yani raviler zincirinin kendisinde son bulduğu kısımdır. Hadisin aslını oluşturan bu kısım, Hz. Peygamberin söylediği, yaptığı, onayladığı ya da onaylamadığı şeylerin yer aldığı bölümdür.
&Mecaz: Geçiş demektir. Dinsel sınırlar içinde kalınarak yapılan bir dolaylı anlatım tarzıdır. Cümlenin sözlük-hakiki anlamına dayanmayan yorumlara denir. Bir sözün temel anlamı ile alınmasını imkânsız kılan bir engelden dolayı başka bir anlamda anlaşılmasına denir.
&Metain-i Aşere: Bir ravinin güvenilmez olduğunu gösteren on kusura metain-i aşere (on suçlama noktası) denir. Bu kusurlardan birine veya bir kaçına sahip olan ravinin hadis rivayeti kabul edilmez. Hadis âlimlerinin belirledikleri bu on kusurun beşi ravinin adalet, beşi de zabt yönüyle ilgilidir.
&Metluv Vahiy: Kur’an-ı Kerim olarak ifade edilen bir kavramdır.
&Metruk Hadis: Yalancılıkla itham edilmiş bir ravinin tek başına rivayet ettiği hadistir. Hz. Peygamber(s.a.v)’e yalan isnada bulunmakla itham edilen(müttehem bil kizb) veya çok hata yapan(fahişu’l galat)yahut çok dalgın olan(fartu’l gaflet) ravinin rivayet ettiği hadistir.
&Metain-i Aşera: Hadis rivayet eden bir ravide(adalet ve zabt açısından) bulunmaması gereken on kusura denir.
&Mevzu Hadis: Hz. Peygamber adına uydurulmuş sözlere mevzu (uydurma-yalan) hadis denilir. Veya Hz. Peygamberin söylemediği ancak çeşitli nedenlerle bazı insanların ona dayandırdıkları sözlerdir.
&Mevkuf(Mevkuf Hadis): İsnadın kendisinde son bulduğu kimse sahabe ise yani ravi sırası sahabede son buluyorsa bu tür hadislere mevkuf hadis denir. Sahabiler-den söz, fiil ve takrir olarak rivayet edilen haberlere denir. Mevkuf hadisler Musan-nef türü hadis kitaplarında bulunur
&Merfu(Merfu Hadis): İsnadın kendisinde son bulduğu kimse Hz. Peygamber ise, yani rivayet edilen metin Hz. Peygambere ait bir söz, fiil ve takriri bildiriyorsa o hadis merfu bir hadistir.
&Mervi: Rivayet edilen hadis veya bilgiye denir.
&Meşhur: Hz. Muhammed(s.a.v)’in zamanında değil, tabiin ve sonrakilerce tevatürle nakledilmiş sözler olarak ifade edilir.
&Meşhur(Müstefiz) Hadis: Ahad haberlerden, ravi sayısı üç kişiden aşağı olmayan hadislerdir. Her üç tabakada üç veya daha çok kişi tarafından rivayet edilen hadislerdir.
&Musannif: Hz. Peygamberden çeşitli konularda varid olan hadisleri konularına göre bablara ayırarak kitaplarda toplayan âlimlere denir.
&Muharric: Tam bir vukuf ve salâhiyetle hadîsleri tetkik ederek kitabına yazan hadîs müellifine denir
&Mukabele: Eserin farklı yollarla gelen rivayetlerini ve farklılıklarını bir araya getirme işlemidir. İşlemin sonunda mukabele kaydı düşülür.
&Muruet: İnsani ve örfi meziyet ve geleneklere sahip ve saygılı yaşamaktır. Yollara pislemek, kişileri alay ve eğlenceye almak gibi basit davranışlarda bulunanlar itimada layık değildirler.
&Mucazün Bih: İcazete konu olan ve rivayetine izin verilen hadis sahife veya kitaba mücazün bih denir.
&Muhkem Hadis: Kendisine zıt manada sağlam bir hadis veya şer’i bir delil bulunmayan yani diğer dini delillerle çelişmeyen hadis demektir.
&Muallel Hadis: Görünürde sağlam olmakla beraber, ancak işin uzmanı âlimlerin anlayabileceği ve sahihliğe zarar veren gizli bir kusuru(illeti)bulunan hadistir. Bu sahada eser yazan âlimler; Ali ibnü’l Medini, Ahmed b. Hanbel, ed-Darimi el-Buhari, Ebu Hatim er-Razi, Tirmizi ve Derukutni.
&Muhalefetü’s-Sikat: Eğer zayıf bir ravi, güvenilir bir raviye, güvenilir bir ravi de kendisinden daha güvenilir bir raviye, rivayetiyle aykırı düşerse buna muhalefetü’s-sikat (güvenilir olanlara muhalefet) adı verilir.
&Muhtelifu’l-Hadis: Görünüşte içerikleri birbiriyle çelişen, fakat dikkatle incelendiği zaman genelde bir çelişki olmadığı anlaşılan hadislere muhtelifu’l-hadis denir. Böyle çelişkili hadislerin durumunu açıklayıp aralarını uzlaştırmaya çalışan ilim dalına da te’vilu muhtelifu’l-hadis (çelişik hadisleri uzlaştırma ilmi) adı verilir.
&Mu’dal Hadis: Senedinin herhangi bir yerinde peş peşe iki veya daha çok ravisi düşen (eksik olan) hadistir.
&Muallâk Hadis: Senedinin baş tarafından, yani hadisi son olarak nakleden raviden itibaren bir veya birkaç ravinin ya da bütün ravilerin peş peşe düşmüş olduğu hadistir.
&Munkatı Hadis: Senedinin ortasında bir veya peş peşe olmamak kaydıyla birden fazla ravisi düşmüş olan hadistir. Yani, isnadı oluşturan ravilerden biri terk edil-mişse, yani rivayet zincirini oluşturan halkalar arasında bir kopukluk söz-konusu ise, o hadis munkatı bir hadistir.
&Musahhaf ve Muharref: Sened veya metninde noktalama ve harekeleme hatası yapılmış olan hadise musahhaf harf hatası yapılmış olan hadise ise muharref denir.
&Mutlakı Takyid: Sünnet; Kur’an’da mutlak (kayıtsız, sınırsız) olarak zikredilen hükümleri kayıtlar, sınırlandırır.
&Musannef: Sınıflandırmak, tasnif etmek, konularına göre tertiplemek manasına gelir. Tabiin döneminden sonra gelen neslin çeşitli konulardaki hadisleri bir araya toplayarak ve belirli bir düzen içinde konularına ve içeriklerine göre ayırarak oluşturdukları hadis kitaplarına denir. Sünenlerdeki merfu hadislere ilaveten mevkuf ve maktu hadisleri de ihtiva eden eserlerdir
&Muttasıl(Müsned): İsnadı oluşturan raviler arasında her hangi bir kopukluk (inkıta) sözkonusu değilse, o hadis mutasıl bir hadistir.
&Mutabi’ ve Şahid: Hadislerin sahabeden itibaren farklı rivayetlerinin araştırılması sonucunda o hadisi senedin her bir halkasındaki ravi dışında aynı lafızlarla rivayet eden başka raviler varsa bunların rivayetine mutabi’denir. Hadisin başka kanallardan gelen rivayetlerini araştırma sonucu lafzı aynı olmayıp mana bakımından benzer veya yakın rivayetler bulunursa bunlara da şahid denir. Şahid bir hadisi mana bakımından destekleyen ve başka bir raviden gelen hadistir.
&Muvatta: Bir bölgenin âlimlerinin ittifakla kabul ettikleri ahkâm hadislerini toplamaya çalışan eserlere denir.
&Mu’cem: -Müsnedler gibi sadece ravilere göre değil, meşhur hadis şeyhlerine, beldelere ve hadis merkezlerine göre alfabetik olarak tanzim edilen eserlere denir.
&Muzaaf hadis: Zayıf olduğu hakkında hadis alimleri arasında ittifak bulunmayan bazılarına göre zayıf bazılarına göre de zayıf olmayan hadistir. Buna göre muzaaf hadis zayıf hadisten üstündür.
&Mu’an’an Hadis: Senedinde bir veya birden çok ravi ile hadisi aldıkları hocaları arasında an edatı buluna hadistir.
&Muzdarip: Birbirine zıt olmakla beraber birini diğerine tercih imkânı bulunmayan hadislere denir. Muzdarip hadisin hükmü ise; Bunlardan hatalı olanı tespit imkânı bulunmayınca iki hadiste zayıf sayılmıştır. Bu tür zıtlıkların bazısı hadise zarar vermeyebilir.
&Mükatabe: Hadis hocasının rivayet hakkı bulunan hadislerinin tamamını veya bir kısmını yakında ya da uzakta bulunan bir kimseye göndermesidir.
&Müciz: İcazet veren hocaya müciz denir.
&Müdelles Hadis: Ravinin, şeyhinden işitmediği halde, işitmiş izlenimini uyandırarak naklettiği hadis türünün adıdır.
&Müdrec: Sened veya metnine aslında bulunmayan bir şey eklenmiş olan hadistir. Müdrec hadisin ekseriya sadec sözlü rivayetten kaynaklandığını söyleyebiliriz.
&Münker Hadis: Fasıkların rivayet ettikleri hadislerdir. Zayıf bir ravinin, güvenilir bir ravinin rivayetine aykırı olarak naklettiği hadistir.
&Münavele: Hadis hocasının hadislerini ihtiva eden kitabını rivayet etmesi için talebesine elden vermesi veya kitabın kendisine ait olduğunu ifade etmesidir.
&Müdrec Hadis: İçine, bir kelimeyi açıklamak veya bir hüküm çıkarmak gibi amaçlarla ya da yanılarak başka insanların sözlerinin karıştığı hadislere müdrec hadis denilir. Sonradan eklenen kısım biliniyorsa sağlam olması halinde bu tür hadislerle amel edilebilir
&Mütevatir: Yalan bir haberi rivayet etme hususunda birleşmeleri aklın ve âdetin kabul etmeyeceği kadar kalabalık raviler topluluğunun kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettikleri görülen ve duyulan bir olayla ilgili hadislerdir.
&Mütevatir Hadis: Senedin başından itibaren çok sayıda ravinin (yani yalan üzerinde birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalığın) birbirlerine naklederek rivayet ettikleri hadise denir. Örnek: Kur’an-ı Kerim ve Namaz, Oruç gibi ibadetler.
&Mütevatir-i Lafzi: Bütün rivayetlerinde lafızları aynı olan yani Hz. Peygamberin ağzından çıktığı şekilde bize ulaşan hadislerdir.
&Mürsel Hadis: Tabiînden olan birisinin sahabeyi; tebe-i tabiînden olan bir ravinin de tabiîn veya sahabeyi atlayarak doğrudan Hz. Peygamber’den işitmiş gibi hadis nakletmeleri halinde bu çeşit hadislere Mürsel Hadis denir.
&Mütevatir-i Manevi: Ravilerin aralarında müşterek bir nokta olan çeşitli hükümleri veya bilgileri ayrı ayrı lafızlarla nakletmeleri şeklinde meydana gelen ortak manaya denir.
&Mürüvvet: Onurlu yaşama güzel ahlak ve adaba uyma ve dinin hoş gördüğü geleneklere saygı gösterme olgunluğudur. Fısktan uzak durmak/takva-davranışlarında iyilik ve dindarlık ağır basan kimse için kullanılan bir kavramdır.
&Mübhem Hadis: Bir hadisin ravisi bilinmiyorsa o haberlere mübhem hadis denir.
&Mütevatir: Hz. Muhammed(s.a.v)’in zamanına şahit olmuş kişilerin ittifakla bildirdikleri sözlere denir.
&Münekkid: Hadis ravilerinin adalet durumunu ortaya çıkarmak maksadıyla tenkide tabi tutan alimlere denir.
&Müsned: Hadisin konularına ve muhtevasına bakılmaksızın, hadisleri rivayet eden sahabenin isimlerine göre sıralayıp, her bir sahabenin rivayetlerini, onun ismi altında zikreden eserlere denir.
&Müstedrek: Bir müellifin şartları uyduğu halde kitabına alamadığı hadisleri toplamak suretiyle onun eksiklerini tamamlayan eserlere müstedrek adı verilir.
&Müstahrec: Senedinden başka bir senedle rivayet etmek suretiyle meydana gelen kitaplar Müstahrec tür kitaplardır.
&Müsteciz: İcazet isteyen öğrenciye müsteciz veya mücazün leh denir.
&Müttefekun Aleyh: Buhari ve Müslim’in bir hadis üzerinde ittifak etmesine denir. Başka bir tarifle Hadis âlimlerinin çoğunun bir hadisin sahih olduğunda görüş birliğine varmalarına denir.
&Mücmeli Beyan: Sünnet; Kur’an’da özet olarak verilen (mücmel) konuları, ayrıntılarıyla açıklar.
&Müttefik / Müfterik: Yazılış ve okunuşları aynı olmakla birlikte farklı kişileri gösteren isimlere denir.
&Nakdi Rical (intikad, intikadı esanid): Hadis ravilerinin adalet durumunu ortaya çıkarmak maksadıyla tenkide tabi tutulmalarına denir.
&Nazil İsnat: Şayet az ravi ile aktarma imkânı varken, daha çok ravi ile rivayet edilmişse bu hadisin senedine de ‘nazil isnat’ denir. (Bir isnadın nazil oluşu her devirde birden fazla ravi olmasıyla anlaşılır.)
&Nesh: Hadis ilminde, bir hadisin diğerinin zorluğunu hafifletmesi anlamına gelir.
&Neseb: Kişinin ailesinin sırasıyla yer aldığı soy zincirine denir.
&Nisbe: Kişinin bağlı olduğu ülkeyi, kabileyi, mezhebi vs. gösteren âlemlere denir.
Râvi: Hadis ilminde hadisleri rivayet edenlere denir. Hz. Peygamberin ya da sahabe veya tabiinin söz ve uygulamalarını rivayet eden, yani başkalarına aktaran kişidir. Ravi kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılan kelimeler Nakil ve racul’dir
&Ref: Her hangi bir haberi Hz. Peygambere dayandırılmasına denir.
&Rical: Çoğulu racül’dür. Hadis usulü ilminde hadisleri rivayet eden ravilere denir.
&Rivayet: Dedi, rivayet etti, haber verdi, bildirdi ifadeleriyle belirli kişilerin belirli şartlarla bir metni kaynağına götüren zincir Yani, Hadis terimi olarak rivayet; hadis veya diğer haberlerin nakli ile bunları haber verenlere isnat etmek (dayandırmak)tır.
&Rihle: Hadis ravilerinin, bildikleri hadisleri tekid etmek veya bilmedikleri hadisleri öğrenmek için uzak mesafelere yolculuk etmelerine rihle denir.
&Sahabe: Hz. Peygamberi ona iman etmiş olarak gören (ru’yet)veya onunla karşılaşan (lika)ve Müslüman olarak ölen kimsedir. Sahib eş anlamlısıdır.
&Sahih Hadis: Adalet ve zabt niteliklerine sahip ravilerin muttasıl (kopuksuz) bir isnatla rivayet ettikleri, şaz ve muallel (illetli) olmayan hadistir.
&Sahife: Hadis dilinde; bir yapraklı yazılı vesika değil, bir kaç sahifelik hacimden kitap denecek hacme kadar değişen yazılı vesikaya denir.
&Sahafi: Hadis âlimleri doğrudan sahifelerden rivayet edenleri sahafi diye tanıtmışlardır.
&Sema: Hadis hocasının (şeyh) hadisleri okuması talebenin veya talebelerin de bizzat işiterek hadisleri almalarıdır.
&Sema’ ve Kıraat Kaydı: Nüshanın hocadan alındığının yer ve zamanı bildiren ve öğrenciye rivayet hakkı veren bir belgedir.
&Senet: Hadisi ilk kaynağına götüren ravi zincirine verilen isimdir. (Senede, tarik veya isnat da denir.)
&Sevad-ı Azam: İslam toplumunu teşkil eden ana kitleyi ifade eder.
&Süneni Mütevârise: Yaşayan Sünnet demektir. Bir geleneğin, topyekûn bütün kuramı, ona ait kavramları ve kurumlarıyla sonraki nesillere gerçek intikali, ancak fiili uygulama ve yaşanarak hayatın içinde gerçekleşebilir. Hadis dilinde bu şekilde intikal eden peygamber mirasına süneni mütevarise denir.
&Sünen: Sadece ahkâm (hükümler) ve muamelat konuları işlenmişse bu tür eserlere sünen denir. Fıkıh kitapları mesabesinde bir kitaptır.
&Sünnet: Kelime manası ‘’biçimlendirmek ve izlemek anlamına gelir. Terim olarak sünnet Hz. Peygamberin Kur’an’ın dışındaki söz, fiil ve ikrarlarına verilen addır veya Kur’an’daki hükümlerin Hz. Peygamber tarafından günlük hayatta uygulanmasıdır.
&Sünnetüllah: Allah’ın kanunu, hükmü ve yasaları demektir.
&Sünnetül Evvelin: Allah’ın önceki kavimlere uyguladığı kanunlar demektir.
&Süalat: Ravilerin hocalarından öğrenip hadislerle aynı malzeme üzerine kaydettikleri kısa bilgi notlarının bir araya getirildiği eserlere denir.
&Suu’l-Hıfz: Ravinin, hadis rivayetinde hatası, isabetinden çok olacak derecede hafızasının zayıf olması, ezberlediklerini eksik veya fazla ezberleyip çabuk unutmasıdır.
&Sıhhat: Hadiste aranan doğruluk şartı (akla aykırılık, Kur’an’a aykırılık, İslam’ın ruhuna aykırılık, fıtrata ve tabiata aykırılık, tarihe aykırılık yönünden)
&Siret: Muhammed(s.a.v)’in hayatı, ahlakı, dış görünüşünü ifade eden siyerin çoğulu olan kavramdır.
&Sima: Hadis ilminde, İsnad’da yer alan ravilerin birbirlerinden hadis alıp almadıklarına denir.
&Sika: Hadis ilminde güvenilir demektir.
&Şaz: Genel kabul görmemiş, kişisel görüş demek olan yani kendilerinden daha sika ravilere muhalefet etmeye denir.
&Şeyh: İslami ilimlerde bütün âlimler için kullanılan genel bir isim olmakla beraber, özel olarak hadis ilminde, kendisinden hadis rivayet edilen şahıslara verilen bir addır.
&Şerh: Bir şeyi açmak, açıklamak, genişletmek ve yorumlamak anlamlarına gelir. İslam kültüründe başta Kur’an olmak üzere hadis kaynakları ve diğer dini kitaplar gerek duyuldukça şerh edilip yorumlanmıştır. Kur’an-ı açıklayan kitaplara tefsir denildiği gibi hadisleri açıklayan kitaplara da hadis Şerhleri denilmiştir.
&Şöhret: Bir ravinin yaşadığı toplumda adil bir kimse olarak ün yapmasıdır.
&Tabaka: Hadis terimi olarak tabaka; birbirine yaşça yakın olan ve rivayeti bakımından aynı dönemi paylaşan kimseler gurubuna verilen isimdir. Örneğin; sahabe tabakası, tabiin tabakası gibi
&Tabiin: Hz. Peygamberin ashabı devrinde yetişmiş, ashaptan herhangi birine kavuşmuş ve onunla görüşüp konuşarak sohbet etmiş olarak ölen her Müslüman’a tabii (çoğulu: Tabiun) denir.
&Ta’dil: Adalet kelimesinden gelen TA’DİL, bir ravinin güvenilir olduğunu, yani adalet ve zabt sıfatlarını tam olarak taşıdığını tesbit etme işidir. Ta’dil edilen raviye sika (güvenilir) denilir.
&Takriri Sünnet(onaysal): Hz. Peygamberin huzurunda yapılan, söylenen veya kendisine iletilen söz ve davranışları reddetmeyip sessiz kalması ya da onayladığını gösteren bir davranışta bulunmasıdır
&Takdiu’l-Hadis: Rivayet edilen bir hadisin tüm metnini değil de ihtiyaç duyulan bir kısmını rivayet etmeye denir.
&Tashif: Hadis metinlerinde kelimelerin hareke ve noktalama işaretlerinde hata etmeye denir.
&Tasnif: Sınıflandırma demektir. Daha önce karışık olarak bir araya getirilen hadislerin konularına veya ravilerine göre ayırarak ve gruplayarak bir başlık halinde kitaplarda toplanmasıdır.
&Tahammü’l-Hadis: Tahammülü Hadis = Tahammülü İlim olarak da ifade edilen, talebenin, şeyh adı verilen hadis bilgininden rivayet etmeye hak ve yetkisi bulunan hadisleri çeşitli yollarla almasına denir. Daha geniş bir açıklamayla, bir kimsenin, başkalarına nakletmek maksadıyla hadis rivayet eden bir şeyhten(hadis âliminden) rivayet ettiği hadisleri çeşitli yollarla; (ya işiterek, ya kitaplarını alarak, ya ona arzederek) alması, yani onları başkasına devretmek üzere yüklenmesine denir.
&Tearuz: Bir ravi hakkında bağdaştırılamayacak tarzda hem cerh hem ta’dil bulunması anlamına gelen tearuz aynı münekkidden kaynaklanan ve farklı münekkidden kaynaklanan tearuz diye ikiye ayrılır.
&Teybin: Hz. Peygamberin Kur’an’daki yer alan hükümleri açıklamasına denir.
&Tedvin: Hadis ilminde ‘’derleme’’ demektir. Sözlü ve yazılı olarak nakledilen hadisleri bir araya toplama çabasına, daha önce dağınık olan hadislerin, toplanarak kitap haline getirilmesine denir.
&Tad’if: Bir hadisin zayıf olduğuna hükmetmeye denir.
&Tedlisü’ş Şuyuh: Gizlenmek istenen kusur hocanın meşhurluğu veya zayıflığı ise bu duruma tedlisü’ş şuyuh denir.
&Tedlisü’l İsnad: Gizlenmek istenen kusur senede bir ravi atlanmış olduğu halde bunu belli etmemeye çalışma şeklinde ise buna tedlisü’l isnad denir.
&Tevsik: Hadis ilminde ‘’doğruluğu kanıtlama’’ demektir.
&Tevakkuf: Tevakkuf Arapça da durmak, duraksamak, beklemek anlamlarına gelir. İhtilafı giderme yöntemi olarak tevakkuf, çelişen hadisler konusunda karar vermemek, askıya almak, karar vermeyi, sağlayacak delil ve karineler buluncaya kadar beklemek anlamına gelir. Tevakkuf aslında ihtilafı giderme yöntemi değil askıya alma yöntemidir.
&Tergib ve Terhib: Hz peygamberin kişiyi iyi amellere teşvik etmek veya kötü amellerden sakındırmak için söylediği hadislere denir.
&Turuk: Bir hadisin bulunabildiği kadarıyla bütün senedlerini bir kitapta toplamaya denir.
&Teşri’: Kur’an’ın herhangi bir hüküm getirmediği konuda sünnetin(Rasulüllah’ın) bir hüküm ortaya koyması anlamına gelir.
&Temsili Kıssalar(Meseller): Bir hakikati anlatmak için başvurulan bir açıklama tarzıdır. Kur’an’da 43 yerde bunlara başvurulduğu bilinmektedir. Bu dolaylı anlatım tarzına meseller, temsili kıssalar denir.
&Tezkiye: Kendisi adil olan bir kimsenin adil olup olmadığı bilinmeyen bir şahsı temize çıkarmasıdır.Ta’dil ile eş anlamlıdır. Ayrıca bir ravinin rivayetinin Sahihayn’da geçmesi o ravi için bir ta’dil göstergesidir.
&Umumu Tahsis: Sünnet; Kur’an’da genel anlamda zikredilin her hükmü(amm) tahsis eder.
&Vasiyet: Hadis hocasının rivayet ettiği bir kitabı ölümünden veya seyahate çıkmadan önce birisine vasiyet etmesidir.
&Vahid Haber: Bir veya birkaç kişinin naklettiği sözlere denir.
&Vehm: İnsanın yanlış bir zanna dayanarak hataya düşmesi manasına gelen vehm, hadiste ravinin senet ve metinlerde karışıklığa yol açacak hataları sık sık yapmasıdır.
&Vicade: Bir kişinin herhangi bir ravinin hadis kitabı müellifinin el yazısı ile yazılmış kitabını veya bazı hadislerini bulup ele geçirmesidir.
&Zayıf Hadis: Sahih ve hasen hadisin şartlarından birini veya birkaçını taşımamakla beraber, uydurma (mevzu) olduğu da söylenemeyen hadisler genel olarak zayıf adıyla anılır. Senedinde ve metninde bir illet bulunan hadisler.
&Ziyade: Daha sika bir raviye muhalif olarak bir hadisi bazı ilavelerle rivayet etmeye denir.
&Ziyadetü’s Sika: Bir hadisi aynı hocadan rivayet eden sika ravilerden birinin arkadaşlarından ayrı olarak bir fazlalıkla rivayet etmesine ve rivayet ettiği bu fazlalığa denir.
&Zabt: Hadis terimi olarak zabt; ravinin işittiği bir hadisi, ezberinden rivayet ediyorsa, başkasına rivayet edinceye kadar hiç değiştirmeden hafızasında tutup gerektiği zaman aynen tekrar ederek nakledebilmesi; Şayet kitabından rivayet ediyorsa, kitabını dikkatli bir şekilde yazmış ve kontrol etmiş olması; Mana ile rivayet ediyorsa, manayı bozacak unsurları biliyor olması demektir.