HACC İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
&Afakî: Mekke’nin etrafında “Mikat” denilen noktaların sınırladığı bölgenin dışında ikamet eden kimselerdir. Örneğin: Türkiye’den hacca veya umreye gidenler afakîdir.
&Aslî vâcipler: Diğer ibadetlerde olduğu gibi haccın vâcipleri de kendileri müstakil birer nüsük olan “aslî vâcipler”
&Bedel(Naib): Sözlükte karşılık, denk, eşit anlamlarına gelen bedel, bir hac terimi olarak, üzerine hac farz olduğu halde bu ibadeti hastalık ve yaşlılık gibi şer’î bir mazeret sebebiyle bizzat yapamayan kimsenin yerine hac yapan kimse demektir.
&Bedene: Sözlükte büyükbaş hayvan anlamına gelen “bedene”, bir hac terimi olarak hacda bazı ihram yasaklarının ihlal edilmesi sebebiyle Harem bölgesinde kurban olarak kesilen deve veya sığır demektir
&Beytü’l-Haram: Mekke`de Kabe`nin bulunduğu sahadaki caminin adıdır. Bu haram denilmesi o sahaya saygı ve tazim göstermek vacip olduğu içindir. Kendisine karşı saygısızlık caiz olmadığından dolayı Mekke’de Belde-i haram denilmiştir.
&Beyt-i Atik: En eski ev. İlk ev. İnsanlar için özgürlük sembolü. Ka’be.
&Cem’: Birleştirmek, toplamak, biraraya getirmek demektir.
&Cem-i Takdim: Kelime olarak, öne alıp birleştirmek anlamına gelen Cem-i Takdim; terim olarak, Arafat’ta öğle namazı ile ikindi namazını, öğle vaktinde peşpeşe kılmak demektir.
&Cemi-i Te’hir: Sözlük anlamı, geciktirerek birleştirme anlamına gelen “Cem-i Te’hir” Müzdelife’de akşam namazı ile yatsı namazını, yatsı vaktinde peşpeşe kılmak demektir.
&Cemre: Sözlükte çakıl taşı ve ateş koru anlamına gelen “cemre”, bir hac terimi olarak hacıların Kurban Bayramı günlerinde Mina’da, halk arasında şeytan taşlama diye isimlendirilen yerlere attıkları küçük taşların her birine denir. Bu taşların atıldığı yere de mecazi olarak cemre denir. Çoğulu “cemerat” tır.
&Cidâl: Başkalarıyla tartışmak, hakaret ve kavga etmektir. Her zaman yasak olan bu tür davranışlardan, ihramlı iken daha çok sakınmak gerekir. Yapılması Günah Olan ve Başkalarına zarar veren konulardaki yasaklardandır.
&Dem(Ceza Kurbanı): Arapça’da kan anlamına gelir. Bir hac terimi olarak, hac ve umre esnasında ibadet maksadıyla veya bir vacibin terki, geciktirilmesi ya da bir ihram yasağının ihlal edilmesi sonucu ceza olarak bir koyun veya keçi kesilmesi anlamına gelir.
&Dem-i cübrân: ’’Ceza kurbanı’’ demektir.
&Dem-i şükrân: ’’Şükür kurbanı’’ demektir.
&Eyyam-ı Nahr: Kurban kesme günleri demektir. Hanefî, Malikî ve Hanbelî İmamlarına göre Kurban kesme günleri bayramın ilk üç günüdür. Kurban kesme günleridir. (Zilhicce 10+11+12. günler) (İmam-ı Şâfiî’ye göre ise ilk dört günüdür.)
&Eyyam-ı Teşrîk: Arapça’da kelime olarak eyyam, “günler”, teşrîk ise “etleri doğrayıp güneşte kurutmak” demektir. Hac terimi olarak, Zilhicce’nin 9,10,11,12 ve 13. günleridir. Bugünlerde teşrîk tekbirleri alındığı için Eyyam-ı Teşrik denilmiştir. (Teşrik tekbirleri, Arefe günü sabah namazından itibaren başlar, Bayramın 4. günü ikindi namazı bitiminde sona erer.)
&Eyyam-ı Mina: Şeytan taşlama günleridir. (Zilhicce 10+11+12+13. günler )
&Eyyam-ı ma’dudat: Sayılı günler anlamındadır. Teşrik tekbiri günleridir. (Zilhicce 9+10+11+12+13. günler)
&Farz: Kesin ve bağlayıcı bir delil ile yapılması istenen fiil ve ameller demektir. Farz olan görevlerin yerine getirilmesi zorunludur. İnkâr eden kâfir olur.
&Fevat: Kelime olarak; yitirmek, zamanını kaçırmak anlamına gelen “fevat”, süresi içinde Arafat vakfesine yetişememek, vakfenin zamanını kaçırmak demektir.
&Fevrî Farz: Haccın veya umrenin imkân elde edildiği yl geciktirilmeden hemen yapılması demektir.
&Fer‘î vâcipler: Başka bir nüsüke bağlı olan “dolaylı (fer‘î) vâcipler”dir.
&Fidye: İbadette yapılan kusur ve noksanlıkların tamamlanması için ödenen cezalara “fidye” denir.
&Füsû: Taatten ayrılıp mâsiyet sayılan şeyleri yapmak Yapılması Günah Olan ve Başkalarına Zarar Veren Konulardaki Yasaklardandır.
&Hac: “Kastetmek, yapmak, istemek, yönelmek” anlamına gelen, Mekke şehrindeki Kâbe’yi ve civarındaki kutsal sayılan özel yerleri, özel vakit içinde, usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması gereken diğer menasiki yerine getirmek olarak tarif edilir. Çoğulu huccac’tır.
&Haccetü’l-Kemâl ve’t-Temâm: Dinin kemale ve tamama erdiğini bildiren âyet (bk. el-Mâide 5/3) o (veda-son) günlerde nâzil olduğu için bu hacca Haccetü’l-kemâl ve’t-temâm denmiştir.
&Haccetül Veda: Hz. Peygamberin sahabilerle vedalaştığı ve bir daha Kâbe’yi görmediği için yapılan hacca denir.
&Hacer-ül Esved: Kelime anlamı siyah taş demektir. Kâbe’nin doğu köşesinde bulunan 18-19 cm. kutrunda kırmızımsı, siyah ve parlak bir taştır. Ebu Kubeys dağından getirilen bu taş, tavafa başlangıç işareti olarak konulmuştur. Yaklaşık 1.5 metre yükseklikte olup özel muhafazası içinde korunmaktadır.
&Haccetül Belağ: Müslümanlara hac ibadetinin bütün hükümlerini hem nazari hem de pratik olarak gösterilmesine hacca denir.
&Haccetül İslam: -Hz. Peygamberin haccın farz kılınmasından sonra ilk haccı olması dolayısıyla bu hacca denir.
&Hac Vakti: Arefe ve bayram günleri olmak üzere beş gündür.
&Hac Ayları: Şevval ve Zilhade ayları ile Zilhiccenin ilk on günü
&Hacc-ı Asgar: Kücük hac demektir. Umre için kullanılır.
&Hacc-ı Ekber: Büyük han demektir. Farz olan hac için kullanılır. Haccat’ül-İslam de denir.
&Halk: Hac veya umre yapmak niyetiyle ihrama girmiş kimsenin belli menâsikleri yaptıktan sonra ihramdan çıkması için saçını kazıtması demektir. Saçların dipten tıraş edilmesine denir.
&Harem Bölgesi: Yasak bölge anlamına gelen “Harem Bölgesi” Mekke ve çevresine verilen bir isimdir. Bu bölge, bitkileri koparılmamak ve hayvanları avlanmamak üzere sınırları, Cebrail (a.s.)’ın göstermesiyle Hz. İbrahim (a.s.) tarafından belirlenmiş, bu sınırları gösteren işaretler Peygamberimiz (s.a.s.) tarafından da yenilenmiştir. En yakın sınırı 8 km. mesafede “Ten’im”, en uzak sınırı ise Cidde istikametinde Hudeybiye yakınlarındaki “Aşâir”dir.
&Hatîm&Hiçri İsmail: Kâbe’nin kuzeybatı duvarının karşısında, yerden 1 metre yükseklikte, 1,5 metre kalınlığında yarım daire şeklindeki duvara “Hatîm” denilir. Tavaf bu duvarın dışından yapılmaktadır.
&Hedy: Harem bölgesinde hacla ilgili olarak kesilen kurbanlara “hedy” denir.
&Hervele: Safa ile Merve tepeleri arasında sa’y yaparken erkeklerin yeşil ışıklar arasında kısa adımlarla koşarak, (hızlı yürüyerek) canlı ve çalımlı yürümesi demektir.
&Hıll: Harem bölgesi ile Mikat sınırları arasında kalan bölgeye “hıll” denir. Harem bölgesinde işlenmesi haram işlerin burada helal olması nedeniyle bu isim verilmiştir.
&Hıccetül Veda: Veda haccı mânasına gelir; Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) son yaptığı hacca verilen isimdir.
&Hicr-i İsmail: Kâbe’nin kuzey-batı duvarı ile Hatîm arasındaki boşluğa “Hicr-i İsmail denir. Ayrıca buraya “Hicr-i Kâbe” ve “Hatîra” da denilmektedir. Burada namaz kılıp dua edilir. Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail’in yaptığı Kâbe binası bu kısmı da içine alıyordu. Ancak daha sonraki bir tamirde Kâbe dışında bırakılmıştır. Ayrıca Hz. İsmail ile annesi Hacer’in buraya defnedildiği de rivayet edilmiştir.
&Hür: Özgür olmak, köle olmamak, hapiste veya hacca gitmekten zorla engellenmiş olmamaktır.
&Güvenlik: Emniyet içinde olmak; mal, namus ve can bakılımdan emniyet içinde olmaktır.
&İhsar: Hacdan engellenme demektir. İhrama girdikten sonra, hastalık, hapis, düşman korkusu gibi sebeblerle ihramın gerektirdiği hac vazifelerini yerine getirmekten alıkonulmaya denir.
&İhram: “Haram etmek, kendini mahrum bırakmak”, “tâzim edilmesi gereken zamana veya mekâna girmek ve bunlara saygı duymak” anlamına gelir. Hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, diğer zamanlarda mubah olan bazı fiil ve davranışları belirli bir süre boyunca yani hac veya umrenin rükünlerini tamamlayıncaya kadar kendi nefsine haram kılması anlamına gelen bir kavramdır.
&İhcac: Hac için bedel tutmaya denmir.
&İstitaat: Hac yolculuğuna çıkacak kişinin gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimlerini sosyal seviyelerine uygun olarak sağlayacak malî güce ve hac için yeterli zamana ve malî güce sahip olması anlamına gelen bir kavramdır.
&İstimta’: Bilmeyerek, yanılarak veya unutarak koku sürünmek, elbise giymek ve cinsel ilişkide bulunmak gibi yararlanmaya istimta’ denir.
&İstilam: Hacer-ül Esved’i selamlamak demektir. Tavafta her şavtın bitiminde Hacer-ül Esved’i öpmek suretiyle selamlar. Ancak izdiham nedeniyle yaklaşılması mümkün olmadığı takdirde uzaktan el işaretiyle selamlar ve sağ elinin içini öper.
&İsve: Saf ipekten dokunan ve üzerinde ayetler yazılı olan siyah renkli Kâbe örtüsüdür.
&İzar: Belden aşağıya dolanan peştamal gibi örtüye “izar” denir. (ihramın alt parçası)
&Iztıba: Kelime olarak, bir şeyi koltuğun altına sokmak anlamındadır. Dinî bir terim olarak ıztıba, peşinden sa’y yapılacak tavafta erkeklerin omuzlarına aldıkları ihramın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuzları üzerine atarak sağ omuzu ve sağ kolu açık bırakmak demektir.
&Kefaret-i Halk: İhramlıyken tıraş olma kefareti kefaret-i halk diye adlandırılır. Kefareti ya 3 gün oruçtur ya altı fakiri doyurur yada küçükbaş hayvan kurban eder.
&Kubbe-i Harda: Medine’deki Mescidi Nebi’de Peygamber efendimizin kabrinin üzerindeki yeşil kubbe
&Kâbe: Allah’a ibadet edilmek üzere, yeryüzünde yapılan ilk binadır. Mekke’de Mescid-i Haram’ın ortasında yaklaşık 13 metre yüksekliğinde, 12 metre boyunda, 11 metre genişliğinde taştan yapılma, dört köşe bir binadır.
&Kefaret: İşlenen suç (hac’da) karşılığında ödenmesi gereken ceza demektir. Oruç, sadaka veya kurban gibi
&Makamı İbrahim: Hz. İbrahim (a.s.)’ın Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı ve ayak izlerinin bulunduğu taşın olduğu yer ve çevresidir.
&Mahrem: Sözlükte haram, haram kılmak ve haram kılınmış anlamlarına gelen mahrem, dîni bir kavram olarak, genelde Allâh’ın haram kıldığı, yasakladığı şeylere, özelde ise, kendileriyle evlenilmesi ebedî olarak haram olan kişilere denir.
&Metaf: Kâbe’nin etrafında tavaf yapılan yere tavaf alanı denir. Yani tavaf alanına metaf denmektedir.
&Menâsik: Hacda ve umrede yerine getirilmesi gereken vazifelerin tümüne “ menâsik” denir. Bunlardan ihram, tavaf, sa’y, Arafat ve Müzdelife vakfeleri, şeytan taşlama ve veda tavafı gibi. Ayrıca menasik, taat, ibadet, kurban kesmek ve kurban kesilen yer anlamına da gelmektedir.
&Menâsikü’l-Hac: Hacda yapılması gereken ibadetlerin hepsine birden verilen isimdir.
&Mes’a: Hac ve umre yapan kimselerin, Safa ile Merve arasında sa’y ettikleri yere “Mes’a” denir.
&Mikat: Doğrudan Harem bölgesine veya Mekke’ye gelen Afakîler’in ihramsız olarak geçemeyecekleri sınırları belirleyen noktalardır. Bunlar: Zulhuleyfe (Âbâr-ı Ali), Cuhfe, Karn, Zat-ü Irk, Yelemlem
&Mizab: Kâbe-i Muazzamea’nın damında biriken yağmur sularının dışarıya akmasını sağlamak üzere Hatîm’in bulunduğu taraftaki duvarın üstüne yerleştirilmiş, altından mamul bir oluktur. Buna “Altınoluk” da denilmektedir.
&Mukim: Dinî bir terim olarak; aslî vatanında bulunan veya aslî vatanından ayrılarak bir yerde 15 gün ve daha fazla kalmaya niyetlenen kimse demektir. (Hanefî’nin görüşüdür.)
&Muvalat: Tavafın bütün şavtlarını ara vermeden peş peşe yapmaya denir.
&Muhrim: İhrama giren kimseye ihramlı olduğu sürede “muhrim” denir.
&Muhsar: Hac ve Umreden alıkonulan kimseye denir.
&Mu’temir: Umre yapan kişiye denir
&Mültezem: Hacer-ül Esved ile Kâbe kapısı arasında kalan kısma “Mültezem” denir. Hacılar tavaftan sonra Mültezem’e giderek bol bol dua eder ve gözyaşı dökerler.
&Müzdelife: Arafat ile Mina arasında, Harem sınırları içinde bir bölgedir.
&Müzdelife Vakfesi: Arafat vakfesinden sonra Kurban Bayramının birinci günü tan yerinin ağarmasında önce (arefe gününü bayram gününe bağlayan)geceyi burada geçirmek ve burada bir müddet durmaktır.
&Nüsük: Hac ve umrede yerine getirilmesi lazım olan işlerden her biri, her bir ibadet
&Ravza-i Mutahhara: Sözlükte “güzel kokulu bahçe ” demek olup Peygamber Efendimizin kabrinin bulunduğu yere verilen addır.
&Remel: Erkeklerin, tavafın ilk üç şavtında kısa adımlarla koşarak (canlı yürüyerek) ve omuzlarını silkerek çalımlı yürümeleridir. Sadece arkasında sa’y yapılacak tavaflarda sünnettir.
&Rida: Belden yukarıya örtülen havlu ve benzeri örtüye “rida” denir. (ihramın üst parçası)
&Remy-i Cimar: Hacıların Kurban Bayramı günlerinde Mina’da halk arasında şeytan taşlama diye isimlendirilen yerlere, usulüne uygun olarak küçük taşları atmaktır.
&Rükün: İbadetlerin aslî unsurlarıdır. Bunlardan birisinin yapılmaması durumunda ceza veya kefaret ödemekle sahih olmaz. Örneğin; Hac ibadetinde Arafat vakfesi ve ziyaret tavafı gibi
&Rükn-ü Yemani: Kâbe’nin güney köşesi olup tavaf esnasında Hacer-i Esved’e gelmeden önce istilam edilen yerdir.
&Safa: Kâbe’ nin doğu tarafında bulunan tepedir. Safa tepesinden başlayıp Merve’ye dört gidiş, Merve’den Safa’ya üç geliş olmak üzere bu iki tepe arasınsa gidip gelmeye sa’y denir.
&Seferî: En az 90 km.lik bir yolu katetmek üzere memleketinden ayrılan ve gittiği yerde 15 günden daha az kalmaya niyetlenen kimse demektir. Gerek yolculukta gerekse gittiği yerde dört rekâtlı namazlarını kısaltarak iki rekât olarak kılar. (Hanefî’nin görüşüdür.)
&Sünnet: Peygamberimizin yapıp ettiği ibadetler ve insanlarla ilişkilerinde ortaya koyduğu davranışlar bütününe sünnet denir. Farz ve vaciblerin dışında Peygamber Efendimiz tarafından yapılan Müslümanların da yapmaları gereken ibadetlere “sünnet” denir.
&Tahsib: Hac sonunda , Mina`dan Mekke`ye dönüşte, Muhassab veya Ebtah denilen vadide bir müddet dinlenmek sünnet-i kifayedir.
&Tehniye: Hacca gidenler uğurlanır, dönüşte karşılanır ve tebrik edilir. Hacı evinde merasim yapılır. Misafirlere hacdan getirilen zemzem suyu dağıtılır. Bu merasim Tehniye olarak ifade edilir.
&Şavt: Tavafta; Hacer-ül Esved’den başlayıp tekrar aynı yere gelinceye kadar Kâbe’nin etrafını bir defa dolaşmaktır. Ve Sa’y de; Safa’dan Merve’ye gidiş ve Merve’den Safa’ya dönüşlerden her birine “şavt” denir.
&Taksîr: Hac veya umre yapmak niyetiyle ihrama girmiş kimsenin belli menâsikleri yaptıktan sonra ihramdan çıkması için saçını kısaltması demektir. Saçların uçlarından kesilip kısaltılmasına denir.
&Takdim: Öne almak, öne geçirmek demektir.
&Tahsib: Hac sonunda Mina dönüşünde Muhassab denilen vadide bir süre beklemek
&Tehir: Geri bırakmak, geciktirmek anlamına gelir. Tarifi yapılan hangi kavramdır?
&Tavaf: Hacer-ül Esved köşesinden başlayarak Kâbe’nin etrafını usulüne göre yedi defa dolaşmaktır. Devirlerden her birine “şavt” denir.
&Tatavvu: Farz ve vacip olmadığı halde, fazla sevap için nafile olarak yapılan ibadetlere “tatavvu” denir.
&Tehallül: Hac ve umre maksadıyla ihrama girmiş kimsenin ihramdan çıkması demektir.
&Tehlil: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü-l mülkü ve Lehü-l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” demektir.
&Tekbir: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, Lâ ilâhe illalâhu vallâhu ekber, Allahu Ekber ve Lillâhil-Hamd” demektir.
&Telbiye: “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, Lebbeyke Lâ şerike Leke Lebbeyk, İnne-l Hamde ve’nni’mete leke ve’l mülk, Lâ şerike lek” demektir.
&Terâhî Farz: Haccın veya umrenin imkân elde edildiği yıl hemen yapılması zorunlu olmayıp, daha sonraki yıllarda da yapılması demektir.
&Terviye Günü: Zilhicce ayının 8. günü, yani Arefe’den bir gün önceki günün adıdır. Hacılardan bir kısmı bugün Mina’ya çıkar ve geceyi burada geçirirler. Bir kısmı da doğrudan Arafat’a çıkarlar.
&Teyamün: Tavafı Kabe’nin sağından yapmak
&Udhiye: Kurban Bayramı’nda belirli şartları haiz kimselerin kesmeleri vacip olan kurbana “udhiye” denir.
&Umre: Belli bir zamana bağlı kalmaksızın ve vakfesiz olarak yapılan Kâbe ziyaretidir. Umre, ihrama girerek tavaf ve sa’y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkmaktan ibarettir.
&Umretü’l-Kaza: Hz. Peygamberin kaza umresi
&Vedâ Haccı: Hac günlerinde Arafat’ta hicretin 10. yılında(632), Zilhiccenin 9. günü irad edilen hutbenin başlangıcında, ashabı ile bir daha görüşememe ihtimalinden bahisle ebediyete intikalinden önce vedalaştığı için bu hacca veda haccı denilmiştir.
&Vacip: Kesin olmayan bir delil ile yapılması istenen fiil ve amellerdir. Yerine getirilmesi zorunludur. Çünkü Hanefîler vacibe amelî farz demişlerdir. Başka bir tarifle; Farzdan sonra ikinci derecede kesinlik taşıyan ini görevlere vacip denir. Farz gibi açık ve kesin delile dayanmayan ancak mükellefin farz gibi yapmakla yükümlü bulundukları görevlere vacip denir.
&Vakfe: Hac yapmak niyetiyle ihrama girmiş kimsenin Zilhicce ayının 9.günü öğleden sonra Arafat’ta, Arafat’tan ayrıldıktan sonra da aynı gece Müzdelife’de bir müddet kalmasıdır.
&Yevm-i Tevriye: Zilhicce’nin 8. günüdür
&Yevm-i Arefe: Vakfe günüdür. Zilhicce’nin 9. günü
&Zemzem: Kâbe’nin doğusunda, Cenab-ü Hakk’ın Hz. Hacer ile oğlu Hz. İsmail’e ihsan ettiği mübarek suyun yerinde, kazılan kuyudan çıkan sudur. Hacılarımız bu sudan memleketlerine getirerek teberrük ve hayır kastı ile ziyaretçilerine ikram ederler. Zemzem kuyusunun yerini bularak kazanlar, Abdulmuttalip ve oğlu Haris’tir.