C- TEBÜK SEFERİ (9/630)
⇒Suriye’den gelen bazı tüccarlar, Bizans İmparatorunun, Hristiyan Arap kabilelerinin de desteğini alarak Müslümanlara karşı savaş hazırlığına başladığına dair Medine’ye bazı haberler getirdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz, Eslem, Gıfâr, Cüheyne, Eşca’ ve Süleym gibi diğer Arap kabilelerinin de katıldığı otuz bin kişilik bir ordu hazırladı. O, genellikle sefer için gideceği yeri gizli tuttuğu halde bu sefere çıkarken hedefinin Bizans ordusu olduğunu açıkça beyan etti. Çünkü yol uzun, düşman güçlü ve kalabalık, hava da sıcaktı. Hurmalar olgunlaşmıştı. Halkın meyvelerin altında, ağaçların gölgesinde oturmaktan hoşlandığı bir zamandı. Bu seferin tesadüf ettiği zamana Kur’an dilinde güçlük zamanı (Sâatü’l-Usre), o nedenle de bu sefere güçlük Gazvesi’ (Gazvetü’l-Usre), orduya da güçlük ordusu (Ceyşü’l-Usre) denilmiştir.
⇒⇒Sâatü’l-Usre: Kur’an dilinde güçlük zamanı.
⇒⇒Gazvetü’l-Usre: Kur’an dilinde güçlük Gazvesi.
⇒⇒Ceyşü’l-Usre: Kur’an dilinde güçlük ordusu.
Bekkâîn:
⇒Çok ağlayanlar manasına gelir. Tebük seferine çıkmayı çok arzuladıkları halde fakirlikleri sebebiyle binek bulamayan bazı sahâbîler Hz. Peygamber’e müracaat ederek ondan kendilerine binek temin etmesini istediler. Yedi kişi olan bu grup kendilerine binek temin edilememesi üzerine orduya katılamayacaklarını anlayınca aşırı derecede üzülüp gözyaşı döktüler. Bu kişiler Müslümanlar arasında “Bekkâîn” (çok ağlayanlar) diye anılmışlardır. Bu davranışlarından dolayı haklarında ayet inmiş ve kendilerinin bu durumdan dolayı sorumlu olmadıkları; sorumluluğun ancak zengin oldukları halde Peygamber’den izin isteyenlere ait olduğu bildirilmiştir. Onların bu durumları bazı sâhâbîleri harekete geçirmiş, İbn Yâmîn b. Umeyr ve Abbas b. Abdülmuttalib ikişer kişinin, Hz. Osman da geri kalan üç kişinin binek ve yiyeceklerini temin ederek kendilerinin İslâm ordusuna katılmalarını sağlamışlardır.
⇒İslâm ordusu Huzâa kabilesinden Alkame b. el-Fağvâ’ adlı sahâbînin kılavuzluğunda yola çıkarak Medine’ye 778 km. uzaklıkta ve Sûriye yolu üzerinde bulunan Tebük’e kadar ilerledi ve orada karargâh kurdu. Herikleios o sırada Humus’ta bulunuyordu.
Zimmî:
⇒Müslüman olmayı kabul etmeyen kendi dinlerinde bırakılan ve İslam devletine cizye ödemeyi kabul ederek İslam devleti himayesi altına giren Ehl-i Kitab zümreleri. Ancak sefere katılmayan Ka’b b. Mâlik, Mürâre b. Rebî‘ ve Hilâl b. Ümeyye adlı sahâbîler yolculuklarına engel teşkil eden bir mazaret ortaya koyamadılar. Bunun üzerine Peygamberimiz ve Müslümanlar bu üç kişiyle elli gün süreyle irtibatlarını kestiler. Sonunda onların affedildiklerine dair âyet nâzil oldu.